Yaşam Haber - Haberin Merkezi
12-01-2020 15:16 267

"SAVAŞ DA BARIŞ DA ÖNCELİKLE İŞÇİLERİN SORUNUDUR"

 

 

Yıllardır savaşla yatıyor savaşla kalkıyoruz

Geri kalmış, eğitim düzeyi düşük ülkelerin savaşa olan hevesini biliyoruz.

      Dünyaya baktığımız zaman savaş merkezi Müslüman ülkelerin bulunduğu bölgeler ve özellikle de "Ortadoğu"dur

            Emperyalist devletlerin pazar alanına getirmek istediği ülkelerin başında Müslüman devletler vardır. Nitekim başlatılan "Arap Baharı" projesi yıllardır Ortadoğu" halklarını sarsıyor. Milyonlarca insanın ölümüne de neden oldu. Oluyor.

         Her akşam bir veya birkaç TV kanalında artık daimileşmiş sözde uzmanlar bazen açık bazen de örtülü savaş çığlıkları atıyorlar.

       Belli dönemlerin adamı olan Doğu Perinçek de son zamanlarda sözde uzmanlar gurubuna dâhil olmuş gözüküyor.

Bir Siyasal Partinin Genel Başkanı olmasına karşın (Partisinin ismi İŞÇİ Partisi idi) Partisinin Programından uzaklaşarak, savaş çığlıkları atıyor Dünya oldu olalı "Doğu Akdeniz" vardır. Doğu Akdeniz'e "Mavi vatan" demek, her nedense Libya'da aşiret çatışmalarıyla başlayan iç savaştan sonra, taraflardan birinin yanında yer almamız gerektiğine karar verildiği zaman akla geldi..

      Özet olarak; Ülkenin gerçek gündemini gizlemek, unutturmak veya iç siyasete kendilerine göre yapılandırmak için, savaşı göze alabilecek bir çılgınlığı, dünyaya "sırt çevirebilecek" bir dış politika izleniyor.

        İşsizliği yok etmek, enflasyonu düşürmek, İktisadi büyümeyi sağlamak, üretimi arttırmak için başka yol ve yöntemler vardır. O da barış içinde olur. Savaş asla akla gelmemelidir. Çünkü savaş yıkımdır.

Peki ne olmalıdır.?

Dokunulmamış, dejenere edilmemiş. Delik deşik edilmemiş.

Kusursuz bir demokrasi.

Kimileri bu toplum demokrasiyi taşıyamaz diyebilir. Diyorlar da.

        Grönland'ın Eskimoları demokrasiye yetkin olacak, hazır olacak da, çok daha gelişmiş bazı ülkelerin halkı, köylüsü işçisi hazır olmayacak.!

Bunlar laf.

Bunlar kandırmaca. Bunlar halkı ezmek, sömürmek için tuzaktır.

         Gelişmemiş veya gelişme sürecindeki ülkelerden bazılarında demokrasiye asıl hazır olmayanlar, demokrasiye yetkin olmayanlar, genellikle o ülkenin egemen güçleridir.. Çünkü onlar yalnız kendilerini düşünürler.

Demokrasi olmuş, dikta olmuş onlar işlerini yola koyabilirler.

Aydınlardan da çoğu işini yola koyabilir.

Ama işçi için, köylü içim öyle değildir. Eğer demokrasi varsa işçi ile köylü insan yerine konur. Demokrasi yoksa köle yerine konur..

Yazımızın başlığına bakacak olursak:

Savaş oldu mu, birinci kurban işçidir.

Birinci kurban, hücuma uğrayan ülkenin sanayi çarklarını işleten işgücüdür. İlk hedef odur. Baş hedef odur

        O nedenle işçi ve köylüler dış politika ile ilgilenmelidir. İşçi, köylü ve diğer çalışanların örgütleri savaş ve barış gibi doğrudan çalışanları ilgilendiren konularda söz söylemelidir.

        Sonucu doğrudan işçiyi ve köylüyü etkileyecek savaş ve barış hakkında "uydurma uzmanlar" yerine en az asker kadar işin asıl muhatabı işçi ve köylü de ilgilenmelidir.

Çünkü savaşta işçilerin çalıştığı alanlar yıkıma uğruyor.

Çünkü egemenlerin bulunduğu bölgelere savaş uğramıyor

İş alanları çökertiliyor, Sanayi alanları bombalanıyor.

Şehit de. Gazi de işçi ve köylü çocuklarıdır.

"Zenginimiz bedel öder

Askerimiz fakirdendir"

Top