Yaşam Haber - Haberin Merkezi
DEMEK OLUYORMUŞ
01-07-2019 18:52 336

DEMEK OLUYORMUŞ

 

 

Siyasette kartelleşme diye bir kavram var mı, yok mu bilmiyorum?

Ancak varmış gibi görünenler üzerinden meseleye bakalım!

      Burjuva ve kafakol ilişkili siyaset yapılanmalarında her zaman aynı yüzlere mecbur bırakılırsınız! Adam yeteneksizdir ama olsun parası vardır ve siyaset arenasında sizi temsile soyunur ve rahatlıkla da oralara gelir!

      E, para varsa kafa kol ilişkileri de vardır! Lüks bir lokantada yenen bir yemeğin çok hatırı vardır ve “ Yiyen ağız utanır” dan gelen bir millet olduğumuz için, bu yemek mutlaka karşılığını bulur!

       Tabanınızda size oy veren milyonlar vardır ve bunların içinde o kadar doğru unsurlar vardır ki, zahmet edip açığa çıkarmayız! Çünkü siyasete soyunan baronlar bunu istemez! Varsa yoksa kendileridir ve kendilerinden başka kimse bir şey bilmez!

Onlar vekil olur; olmadı Belediye Başkanı, olmadı oradan tekrar bir yerlere!

      İlginçtir bunların pek kafaları da çalışmaz! Okumazlar; öğrendikleri üç beş slloganiist söylemden öte bir şey bilmedikleri için sürekli onu geveler dururlar!

       İki örnek çok önemlidir. Ahmet Türk, Eş Genel Başkanlıktan ayrıldığında herkes “ Eyvah ne olacak?” demişti!

      Oysa yerine gelen Selahattin Demirtaş, algıları alt üst etti ve siyasetin nasıl yapılacağını duruşuyla herkese gösterdi!

Bir diğeri Ekrem İmamoğlu!

     Nasıl olduysa bir tesadüfle vitrine koydular ve CHP dâhil, Türkiye siyasetine bir soluk getirdi!

Demek ki oluyormuş!

Yeter ki siyasi karteller kart düşüncelerinden arınsın ve kenara çekilmeyi bilsin!

Çekilmiyorlarsa, vallahi elinden tutup çekmek lazım!

Çünkü yeni yüzlere, yeni doğrulara gereksinim var!

Ötesi alıştığımız çirkin yüzler!

************

EKONOMİYİ BÖYLE Mİ KURTSRACAKSINIZ

 

İflaslar!..

İntiharlar!..

Ödenmeyen borçlar!..

Siftahsız esnaf!..

Dahası, yüz ifadesini kaybetmiş milyonlarca insan!

Peki bizimkiler ne yapıyor?

“Yarın bu günden daha iyi olacak” diyerek bize yutturdukları masalın tekrarını ha bire kulağımıza üfleyip duruyorlar!

Gelen zamlar, şişen faturalar ve ne i düğü belli olmayan dolaylı, dolaysız vergiler!

Resmen devletin emrine amade olmuşuz, bir tarafımıza yediğimiz tokadı, “Ne olursun bir tane de bu tarafa at” diyerek daha çok bağlılık yemini etmiş gibi dayak yiyip duruyoruz!

Eskiden Bize Komünizmin çok kötü bir şey olduğunu anlatmak için “ Kimse anayı, bacıyı tanımaz ve sadece devlete çalışır” derlerdi!

Tabi bu dolduruşla günü birlik Komünizme küfretmek en büyük vatanseverlikti!

Neyse konuyu dağıtmayayım!

Bütçe açığını ve cari açıktaki uçurumu kapatmanın tek çaresi kalmış; vatandaşın canına okumak!

Arkadaş canlı şahidimdir; “ Bir aydır kapımda bağlı olan aracıma üç tane kırmızı ışık ihlali cezası gelmiş!” dedi!

Evet, ben de geçmişte hiç kullanmadığım İstanbul plakalı bir aracın cezasını ödedim!

Bunun bir izahı yok!

TC numaranıza yazılıyor ve kapınıza geliyor!

Gidip kuzu, kuzu ödüyorsunuz! Çünkü itiraz esip, üstüne bir de mahkeme kapılarında dolaşmak istemiyorsunuz!

Bir de kaçak göçekten bina dikenler var! Yani şehirleri yağmalayıp, oraya buraya beton yapılar serpiştirenler!

İşte onlara getirilen ballı “İmar affı” adı altındaki hırsızlığı aklama yasasının günü bir altı ay daha uzatıldı!

Çünkü para lazım!

Gelsin de, nereden, nasıl hiç önemi yok!

Ama “ ÖTV” denilen özel kazık vergisini uzatmadılar! Çünkü oradan gariban yararlanacak ya!

Neden uzatılsın?

Kör mü? Bir gün önceden alaydı!

Tam bu yazıyı yazarken, Et kurumundan bir yetkili ver yansın ediyordu! “ Et ithalatından dolayı, kurumun zararı dört yüz doksan milyon lira.”

Buyurun buradan yakın!

Kim ödeyecek bu zararı?

Tabi ki Komünizme küfr eden bizler! Vatandaşın elindekini, avucundakini alan Komünizme!

Neyse fazla uzatmayım! Yeni bir savaş alanı kazandık!

Sanırım birileri bizi Libya üzerinden deneyecek!

O nedenle hemen şu S-400 leri, ya da bilmem ne otuz beşleri almamız lazım!

Bu para bolluğunda fırsatı tepmemek gerek!

**************

SİZİ HANGİ TANRI AF EDER

 

Artık günü birlik KHK’ lı intiharları ile sarsılıyoruz!

Sıradanlaştı ve bir sendrom haline geldi!

Korkarım ki önü alınmazsa dünya tıp tarihine yeni bir terim katacağız “ KHK sendromu.”

Hep böyle oldu.

         On iki Mart muhtırası ve akabinde, topluma gözdağı vermenin hazır kurbanı solcular dara çekildi; binlercesi işkencelerde geçirildi, yaşamının geri kalanı ağır sağlık sorunlarıyla cebelleşmekle geçti!

         “ Ya sev, ya terk et” söylemi o dönemde karşılık buldu ve sevenlerin çoğu kapağı yurt dışına atarak canını kurtarma telaşına düştü!

On iki Eylül bundan farklı değildi! Paşa emir buyurmuştu “ Solcular ezilecek” diye!

       Ezmekle kalmadı; binlercesini meşhur 1402 ile işinden ekmeğinden etti, bunların çoğu öğretmendi! Nedense öğretmenlerden korkmak gibi bir geleneğimiz var!

       Amerika denemesi FETÖ kalkışmasından sonra, yine hedef belliydi! Darbeye kalkışanlar belli iken fatura sıradan solcu ve demokratlara kesildi!

İhtimal en küçük ortak MHP’nin olmazsa olmaz şartıydı ve bu güne kadar kusursuz işledi!

Binlerce suçsuz, günahsız insan uyduruk raporlarla ekmeğinden edildi!

        İşi gücü çalışan, ya da bir yerde memur olan bu insanlar, bağ bilmez, bahçe bilmez, hayvancılığa yabancı, bir an da kendini orta yerde buldular!

Çocuğun okulu, taksitler, kredi kartı borçları, hepsi karabasan gibi gelip kapıya durdu!

Ne yapacaklardı?

Kimse işte vermiyor! Malum hepsi terörist damgalı!

Geriye son seçenek kalıyor ve artık sıradanlaşan intihara sığınıyorlar!

Yazık!

Bu kadar merhamet duygusundan bizi alı koyan nedir?

Kendi insanını açlığa mahkûm ederken, kucak açtıkların bu ülkede keyif sürüyor.

       Pazarda sebze satmaya çalışan öğretmen öğrencileri ile karşılaşmamak için, başını bir türlü tezgah tablasından yukarıya kaldırmıyor!

Şimdi söyleyin bana, siz bunları yaparken, hangi Tanrı sizi af eder?

Top