Yaşam Haber - Haberin Merkezi
DERTLERE “ DEVA” ASPİRİN
10-03-2020 15:54 259

DERTLERE “ DEVA” ASPİRİN

 

 

Serbest piyasa ekonomisinin Yılmaz savunucusu Babacan, partisini kurdu!anlatayım!

       Bu anlayış ünlü Keynes’in savunduğu bir icattır ve en büyük uygulayıcısı da Turgut Özal’dır!

Bu ekonomide asl olan paradır ve işini bilen malı götürür!

Tabi devletin memurları da “ işini bilir” rüşvet falan ananızın ak sütü gibi helaldir!

        Nitekim Babacan, partisinin felsefesini açıklarken, sorulan soruya “ asla geriye dönmeyeceğiz, yani devri sabık yaratmayacağız” diyor!

Yani diyor ki “ bugüne kadar kim ne yediyse helali hoş olsun”

Bunu duyan yangıncıların yüreğine su serpti!

         Öyle ya zatı şahanelerinin döneminde ve Bakan olduğu zaman, devasa rüşvet iddialarıyla ülke çalkalanmış, kimi Bakanlar da yargılanmıştı!

         Yani adam uçtuğu yuvayı artık geride bıraktığını söylese de işin gerçek yanı bu değil gibi görünüyor ve benim algım AKP nin ikinci şubesi gibi ortaya çıktı ve olası bir AKP hezimetinde, tüm AKP liler oraya akacak ve değişen hiç bir şey olmayacak!

Bunun en büyük işareti Abdullah Gül ekibinin tavsiye edilmesidir!

İleri de durum değişir mi, hiç sanmıyorum!

Vaatleri AKP nin ilk gelişi gibi!

Hele özgürlüklerden dem vurması beni ürküttü!

Çünkü hep böyle gördük!

Özgürlüğe susan halk bunların vaatlerine kanar ve iktidara taşır!

Sonrası kılıç cellâdın elindedir, başınızı nereye çevirseniz boynunuzu oradan koparırlar!

Çünkü bu ülkede Amerikasız ve derin devletsiz hiç bir şey dediğiniz gibi olmaz!

Siz öyle diyerek gelirsiniz ama elinize kılıcı onlar verir!

E, sonra iktidar tatlı gelir ve siz kılıcınızı, halk korkularını sever!

Yani sevgili ülkem!

Biz artık bize de benzemiyoruz!

 

Mesela Dünya Kadınlar Gününde” kadınların Taksime çıkmasını, devlet kendisiyle inatlaşma sanıyor!

Vay başımıza gelen!

Sonra koca devlet, taksimi saçlarından tutup sürüklüyor!

Ama umutluyum!

Bu tablo bitecek diyor Babacan!!

Tıpkı diğerleri gibi!

Yapılacak tek şey var!

O da kadınların saçlarından kurtulması!

Madem inat!

Saçları üç numara yapalım ve çekip sürükleyemeyecek olanlar çıldırsın!

***************

KAVRAMLARI DOĞRU ALGILAMAK

 

        1857 yılında kadınlar çalıştıkları bir iş yerindeki koşullara karşı baş kaldırır ve bunun bedelini canları ile ödeyerek tarihe geçerler!

Bu bir kadın direnişidir ve zulme, baskıya, köle zihniyetine iyi bir tokattır!

Ancak ne var ki Kapitalist sistem bunu bile ranta çevirmeyi bilmiştir!

Kadına hiç bir hak vermeyen Kapitalizm, onları sadece bedenen ve ruhen sömürme yolları aramıştır!

Kadınların o yüce direnişini “ Dünya Kadınlar Günü” diye bir sıradan söyleme oturtmuştur!

Onun doğru tanımı “ Dünya direnen kadınlar günü” olmalıdır ve ancak o zaman karşılığını bulur!

Size ülkemizde kadın rolü ve temsili yeti noktasında biraz bilgi vereyim!

Altı yüz kişilik parlamento da kadın milletvekili sayısı sadece yetmiş sekizdir!

      Partilere göre en fazla kadın milletvekili on dokuz vekille HDP dedir! Ancak onların da oranı aldıkları vekillerin üçte biridir!

Diğer partiler de durum içler acısı!

AKP nin iki yüz seksen beş vekilinin sadece otuz dokuzu, CHP nin on dört, MHP ve iyi partiden üçer kadın vekil var!

Buyurun size “ Dünya Kadınlar Günü!”

Ülkemizde yıllık ortalamada nerdeyse beş yüz kadın öldürülüyor!

     Kadın Vali, Kaymakam, Emniyet Müdürü var mı, yok mu bilmiyorum! Bir iki örnek kimseyi kandırmasın!

Hepimiz bir erkek dünyanın mengeneli kollarına sıkışmışız!

Savaş çıkaran onlar, öldüren onlar, kadın bedenini sömüren onlar!

Ama Allah var, “ Kadınlar Gününü” ilan eden de onlar!

Tıpkı timsah ve göz yaşı gibi!

Hayalimdir; keşke dünyayı gerçekten kadınlar yönetse!

Saç baş kavgaları olsa da, asla savaş çıkarmazlar!

Çünkü dünyayı doğuran onlardır ve hiç bir ana yavrusuna kıymaz...

****************

SİZİ ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL

 

Aynı tezkereye birlikte “ Evet” demişsiniz,

her seferinde yine koro halinde “ Mutlaka Suriye’de olmalıyız” diyorsunuz!

Sonra savaşa girince “ Neden şehitler geliyor?” diye Meclis’te kavga ediyorsunuz!

       Şimdi sen o tezkereye “ evet” derken bir savaş halinde sonuçlarının ne olacağını bilmiyor muydun?

Samimi olun!

Bu samimiyetsizliğiniz ülkeye neler kaybettirdi biliyor musunuz?

Bu ülke bu travmayı uzun yıllar atlatamayacak ve ekonomik olarak derin bir bedel ödeyeceğiz!

Bunu görmemek için tüm akli melekelerinizi yitirmeniz gerek!

Amerika ve Rusya çok rahat!

Hiç bir mülteci o tarafa gidiyor mu?

       Silahlarını da orada ayırım yapmaksızın herkese satıp ceplerini doldurmakla kalmıyorlar, buradan elde ettikleri parayla kendi vatandaşlarının refah seviyesini yükseltme peşindeler!

Sen, ben ölmüşüz pekte umurlarında değil!

Suriye ve mülteci sorununu çözmek o kadar kolay ki!

Ama o kolay yol Emperyalist güçlerin işine gelmez!

       Zayıflatılmış bir Türkiye ve Suriye İsrail’in en çok istediğidir ve bu isteğini Amerika üzerinde rahatlıkla hayata geçiriyor!

Vaziyeti uzaktan izleyerek ellerini ovuşturuyor!

Onlara da giden mülteci yok!

Suriyeli mültecilerin rahat edeceği tek yer, ülkeleridir!

Bu insanların orada evleri ve arazileri vardı, geçinip gidiyorlardı!

Tekrar oralara dönmenin yolları aranmalıdır!

         Aksi durumun hiç biri başta bizim ülkemiz olmak üzere bölgeyi yüz yılların sancısına iter!

Hani diyoruz ya” Gelecek nesiller için gerekli” diye!

  Oysa biz o nesilleri şimdiden ateşe ve doğar doğmaz bölgenin sorunlarının kucağına atıyoruz!

Halklar arası düşmanlık ve kin nefretin hiç bir zaman bitmeyeceği bir iklime sürüklenecekler!

Savaşlar öyledir ve travması asırları bulur, bu hep böyleydi!

Çünkü savaş en kirli eldir! Ne kadar yıkarsanız yıkayın temizleyemezsiniz!

Ahlaki bir yanı da yoktur!

Bir kere çıkmaya dursun, en merhametliden tahmin edemeyeceğiniz bir zalim çıkar!

en iyisi gözlerinizin önünde kötü olur!

Çünkü hiç bir kural tanımaz!

Top