Yaşam Haber - Haberin Merkezi
DİL VE ASİMİLASYON
16-06-2020 16:10 232

DİL VE ASİMİLASYON

 

 

     Rahmetli dedem, Türk çocuklarının bile Türkçe biliyor olmalarını hep şaşkınlıkla karşılardı. Çünkü onun için Türkçe öğretilmiş bir şeydi; doğal olan dil ise, şüphesiz Kürtçeydi...

      İşte biz bu kadar Türkçeden uzak, dağlık bir köyde yaşardık. İlk olarak okul ile tanışan jenerasyon benim jenerasyonum sayılırdı.

       Okulumuz, tek sınıf ve tek öğretmenli bir okuldu. Öğretmenden başka Türkçe bilenimiz yoktu. Okulda Kürtçe konuşmak da yasak olunca, Türkçe konuşmak adına “da ji, da ji” der dururduk.

       İşte dün bu köyüme gitmiştim. 5-6 yaşlarında iki çocukla konuşmaya çalıştım. Çocuklar yalnızca gözlerime bakıp hiçbir cevap veremediler.

Çünkü Kürtçe bilmiyorlardı..!

O anki duygularımdan hiç söz etmeyeyim...

O çocuklar bana Çavuş oğlu mahallesinde yıkılmakta olan Ermeni kilisesini hatırlattı...

Bir kez daha anladım ki, bugün için asimilasyon, 1930’lardan farklı olarak “hiçbir şey yapmamaktır. Çünkü asimilasyon artık yeterince doğal ve hızlı bir sürece girmiştir.

Şayet asimilasyon bir suçsa, o halde bugünün suçu, hiçbir şey yapmamak olmalıdır...

        Zira size bir kol mesafesinde suda buğulamakta olan birine elinizi uzatmıyor olmanız, katil sayılmanız için yetiyor; ayrıca onu bizzat sizin suya itmiş olmanız da gerekmiyor.

Evet, bazen hiçbir şey yapmıyor olmak, suçlu sayılmak için yetiyor zaten...

        Bu ister gözlerimizin önünde yıkılmakta olan bir Ermeni kilisesi olsun, ister herhangi bir kültürel asimilasyon; fark etmiyor.

Hele hele tarihsel süreçte kiliseyi cemaatsiz, kültürü ise yasaklı kılmak gibi bir dâhiliniz de varsa...

************

İşte Müslüman o…

“(...) Allah sizi (Müslümanları) insanlar üzerinde şahid kılmıştır.” (Hac/78)

Şahid, gördüğünü ve duyduğunu bir kamera gibi objektif bir şekilde aktarmaya yemin etmiş olan kişidir.

Onun, saf gerçek dışında başka hiçbir tarafı veya hesabı yoktur.

Gerçek, kendisinin veya ailesinin aleyhine veya düşmanlarının lehine de olsa... (4/135; 5/8)

Evet, şayet günün birinde böyle birine rastlayacak olursanız, işte ona, hiç çekinmeden “Müslüman” diyebilirsiniz.

***********

Monarşide yana olanlar..!!

 

Dâhil olduğum bir WhatsApp grubunda biriken mesajlara bakınca kıran kırana bir monarşi tartışmasının yapıldığını gördüm.

Anlaşılan bizde hala gönlü monarşide olan hatırı sayılır kişi var.

En önemli argümanları ise, “adil olacaksa niçin olmasın?” varsayımı.

Hâlbuki yalnızca adalet üzerinden bakılacak olsa bile en azından iki önemli hususun gözardı edildiği görülecektir:

1- Velevki iyi yönetiyor olsa bile, bir kişinin toplumu topluma rağmen yönetmeye kalkması bile başlı başına bir adaletsizlik değil mi?

2- O kişi adil yönetmediği takdirde onu kim hangi mekanizmalarla durdurabilecek?

Hadi buna üçüncü bir şık daha ekleyelim:

Koca bir toplum her zaman adalet konusunda ortak bir tanımda nasıl buluşacak?

Anlayacağınız dönüp başa sarmaktan bir arpa boyu yol alamıyoruz...

Top