Yaşam Haber - Haberin Merkezi
Din-i Mubin? Yani apaçık olan din.
05-01-2018 18:17 575

Din-i Mubin? Yani apaçık olan din.

 

 

Kuranın en büyük iddialarından biri de, apaçık, anlaşılır (mubeyyen) bir kitap olduğudur. Yani her ortalama insanın rahatlıkla anlayabileceği bir din/Kitap oluşu…

Nitekim ‘ayetlerin inmesi’ anlamında kullanılan ‘inzal/nüzul’ kelimesi de, ‘tenezzül’ gibi ‘nezele’ kökünden gelir ki, bu durumda ‘ayetin inzal olması’ demek, bir bilginin ontolojik anlamda yüce bir düzlemden, beşerin seviyesine inmesi (tenezzül buyurması) anlamına gelir.

Ayrıca Kuran, kitabi ve okur-yazar olmayan bir Arap toplumuna iniyordu ve dolayısıyla da ortalama her Arap’ın rahatlıkla anlayabileceği bir düzeyde olmak durumundaydı.

Ancak zamanla iki önemli gelişme yaşandı. Bunlardan biri, bizim bugün de Kuranı anlamamızı kolaylaştıracak olan, Kuranın indiği tarihsel (sosyokültürel) şartların doğal olarak değişmesiydi. İkinci gelişme ise, yakın zamana kadar İslam toplumlarında olmayan yasama organının görevini bir nevi bireysel olarak üstlenmiş olan âlim ve fıkhi ekollerin, dini referanslardan hareketle oluşturdukları muazzam (içinden çıkılmaz) hukuki müktesebattı (fetvalar). Ki, asıl sorun ise, bütün bu hukuki müktesebatın, bizzat dinin kendisiymiş gibi algılanması oldu.

Ve böylece, bütün vahyi dinlerde olduğu gibi aslında karakteri gereği hayatla beraber akması gereken o devingen/değişimci din, yerini statükocu/muhafazakârlığa bıraktı. Ve sözünü ettiğimiz o ‘din-i mubin’, ‘din-i müphem’ veya ‘din-i müşkil ’e dönüverdi.

Peki, şimdi bütün bunlardan sonra mevcut olan bu dinden hareketle yeniden bir medeniyet inşa etmek mümkün mü? ‘Hayır’ demek istemiyorum ama kanaatimce eğer mümkün olacaksa bile bu da büyük ölçüde yeniden o din-i mubin’i var edebilmeye bağlı.

Ancak belli ki bu da zor, hem de çok, çok zor! Ayrıca bu tür denemelerin, İslam dünyasında ancak Selefliliği doğurabildiğinden biliyoruz ki çok zor!..

Çünkü artık din, ilk dönemlerinde olduğu gibi bugün de; özgürlüğü, sosyal refahı ve adaleti vaat etmiyor. Bunların yerine; esareti, sefaleti ve zülumatı çağrıştırıyor.

Nitekim artık din, İran’da, Türkiye’de ve diğer İslam ülkelerinde de görüldüğü gibi giderek bir siyasal (hatta sosyal) alternatif olma avantajını hızla kaybediyor.

Bunun içindir ki diyoruz; ya yeni bir hal, ya izmihlal!

******************

Ah bu ihtiras

 

Erdoğan, Gül'ü kastederek, "Bu bozgunculuk merakı nedir?" diye sormuş.

Haber doğru mudur, bilmiyorum. Gül, ne der? Onu hiç bilmiyorum. Ama benim kendimce bir cevabım var tabi ki. O da şu: kişisel ihtiras!..

Önce partiyi, sonra da devleti tek başına ele geçirmeye çalışan, en üst makamdan tutun mahalledeki muhtarlığa kadar devleti tek başına yönetmeyi kafaya koyan ihtiras!..

Ötekine duyulan nefret

 

 Aslında mesele yılbaşı değil; hele din, hiç değil; asıl mesele “ötekine” duyulan nefret!..

Kendisinden görmediğine, başka toplum ve kültürlere bilinçaltında özenle beslenen düşmanlık!..

Tam tersi, din, insanlığı aynı anne ve babadan doğma bir aile olarak görür ve bizlere bu akrabalık bağı hürmetine, birbirimizin hak ve hukukunu korumada Allahtan korkmamızı emreder (Nisa:1).

Yılbaşı Hıristiyanların kültürüymüş!

Diyelim öyle, ne olmuş yani?

Kaldı ki sen de aynı takvimi kullanmıyor musun?

Be fanatik, Kürtçe de mi Hıristiyanların kültürü?

Sen, ötekinin kültürüne düşmansın, kültürüne!..

Sen bir fanatiksin, biliyor musun?!

Güya dinimiz, başkasına benzemeyin diyormuş.

Doğru... Ama yalancıya, hırsıza, arsıza, yolsuza, yüzsüze... benzemeyin diyor, başkasının mübah olan kültürüne nefret duyun demiyor ya!..

İnsanlık ailesini kalbine ve ufkuna sığdıramayanlar, düşmansız yaşamayı bir türlü beceremeyenler, İblis’in tarzını bize din diye satmaya çalışıyorlar!..

“Sığınırım insanların Rabbine, Melikine, İlahına, vesvesecilerin şerrinden!...”

*****************

Haydaaa ki Haydaaa

 

"Diyelim ki ben Erdoğan'ın darbe yaptığına inanıyorum, o zaman bu KHK'ye göre onu öldürme hakkım var. Ben böyle bir şey yapamam, ama çıkan yasa bana bu hakkı veriyor."

Ahmet Nesin.

"Abdullah Gül'ün girişimi yeni bir 15 Temmuz olarak algılanırsa o ve ona destek verenlere yazık olur."

Abdurrahman Dilipak.

Haydaaa!...

Top