Yaşam Haber - Haberin Merkezi
DOĞRU SONUÇ BUDUR
23-07-2019 15:20 329

DOĞRU SONUÇ BUDUR

 

 

Cumhuriyet tarihi boyunca en korkulan şey, eğitim ve okullar olmuştur. Bu nedenle yüz yıllık Cumhuriyet, hala bir eğitim programını rayına oturtamamıştır.

Abdülhamit dönemi nazırının “ Okullar olmazsa maarifi ne güzel yönetirdim” dediğinde, bu güne kadar uzanan yol haritasının özetini tek cümlede söylemişte, biz anlamamışız!

Aslında öylede oldu. Betondan binalar yapmakla, okul yapmak farklı şeylerdi. Sadece korkularını gizlemek için bina yapmaktan öteye gitmeyen bir eğitim sisteminden doğru veriler almak zaten olanaksızdı!

       Eğitimin birinci amacı kalkınmadır ve bu iyi bir planlama ile olur. Eğer bugün dünya liginin dibinde debeleniyorsan, bu demektir ki Eğitimde zerre yol almamışsın!

        Birer asimilasyon merkezi olarak düşünülen ve o dönemin gereksinimlerine doğru bir teşhis olan Köy Enstitüleri, istedikleri amacın dışına çıkıp ta buradan aydın, yazar ve doğru gerçekler çıkınca “ Komünist yetişiyor” denilerek bir çırpıda kapatıldı! Daha sonra yerine konulan çok daha güzel beton binalar, hiç bir zaman bir öncesinden iyi olmadı!

         Şimdi adım başı İmam Hatiplere dönüştürülen okullar gözümüzün içine sokuluyor. Hal böyle olunca Üniversite sınavında on beş bin genç sıfır çekiyor! Matematik ve temel bilim derslerinde durum vahim ötesi! Liseli dört işlemi bilmiyor!

Yaşadığı ülkenin coğrafyasından bi haber bir nesil!

Sonra dönüp ağız dolusu lafazanlık ediyoruz!

Etmeyin kardeşim; oturun ve cehaletin keyfini çıkarın!

Çünkü cahilin yarını yok, bu günü vardır!

On beş bin kişi sıfır çekmiş!

En doğru sonuç budur! Böyle olsun diye verdiğimiz çabanın sonucudur!

Aferin gençlere!

Okuyup ta iş mi bulacaklar?

Doğmuşlar ve yaşıyorlar!

Şükredip otursunlar.

*******************

KANA DOYMAZ BU TOPRAKLAR

 

      Bir coğrafya düşünün, en ucuz değer insan canı olsun! Ölme ve öldürme üzerinden kahramanlık yaratsın! Sonra sığındığı inancın kabul etmediği ve red ettiği her türlü olmazı mubah görsün!

Artık günü birlik kan ve ölüm haberlerinden gına geldi.

          Bu yetmezmiş gibi biri birini boğazlayan ve tahammülsüzlük sınırlarını aşan linç girişimleri!

İnsan denilen canlının bir tanımı olmalı!

Bu güne kadar yapılan tanımlarım hiç biri gerçeği doğrulamıyor!

Güzel yaşamayı bir tarafa itip, bir ölüm makinesi haline gelen bir düşünceyle insanı örtüştüremezsiniz!

       Aklın fukaralığından serpilip büyüyenlerin, toplum yönetmeleri ne acıdır ki günümüzün en vahim gerçeğidir! İnsanların emeğini sömürerek onu ölüm makinelerine yatıranlara mecbur kalmış bir insanlığın zavallılığı karşısında çaresiz kalmak içler acısıdır!

         Şu an bulunduğumuz coğrafyanın insanı can havliyle başka diyarlara kaçma telaşında!

      Canı pahasına ve ölümüne yaşadığı toprakların tek sebebi vardır; bağnaz bir din dayatması ve onu tamamlayan yoksulluk!

        Dünya denizlerinin kıyısına her gün yüzlerce insan cesedi vuruyor; kimi uzun yolculuklarda dağda bayırda canından oluyor!

Kim bunlar?

Bu coğrafyanın Müslümanları!

Can havliyle sığınmak istedikleri topraklar neresi?

Hıristiyan ülke toprakları!!

Yeter artık!

Zulüm, artık insanlara inandıkları Tanrı’yı da unutturdu!

Çünkü yakardıkları her makam, ateş topu olarak tepelerine iniyor!

Ağzında emziği ile sahile vuran bir bebeğin cesedine bakarak hiç bir Tanrı ile barışık olamazsınız!

Artık kendini tüketen ve tükettikçe daha çok canavarlaşan bir dünya ile karşı karşıyayız!

Üstelik bu dünyanın ipleri ne yapacakları belli olmayan delilerin elinde!

Bakarsın bir gün ipi çekerler ve kimse kimsenin acısını görmeden yer yüzünde silinir gider!

Olmaz mı?

Olmaması için hiç bir neden yok!

****************

KARANLIKTA HIZLI YÜRÜMEK
 

       Önce tüm Ortadoğu devletlerinin içini boşaltarak zayıflattılar! Bunların tamamına yakını Müslüman ülkeler! Miyadı dolan diktatörleri ya linç ettiler, ya da saklandıkları çukurdan alıp ipe çektiler!
        Yönetim kaosları yaratarak bu Müslüman ülkeleri biri birine düşman ettiler. Bu sefer ellerinde olan üç beş kuruşluk petrol gelirlerine göz diktiler ve onlara silah satarak ellerindeki paraları çektiler!
Aslında onlara verdikleri silahlar insan teni üzerinde denensin diye veriliyordu.

Kısacası Müslüman ülkeler “Kobaydı” ama anlayan kimdi?
        Bu ülkeleri yöneten safahat düşkünü diktatörler, ülkeden çok kendi can pazarlarına para harcıyorlardı!
Bu nedenle gittikçe yoksullaşan halk kitleleri 
ancak dini ve ırkçı söylemlerle susturuluyordu!
Bu coğrafyanın halkları zaten buna müsait ve fazla çabaya da gerek yoktur!
İstediğiniz anda nana muhtaç edersiniz ve kimsenin gıkı da çıkmaz!
Gelelim bize:
       Koşar adım içine çekildiğimiz Suriye bataklığının daha bize neler getireceğini ileriki zamanlarda göreceğiz.

       Beş milyon hazır yiyiciyi hala sırtımızda taşıyoruz! Evet, savaştan kaçmışlardır ve bize sığınmışlardır; bunlara kucak açmak insani bir davranış, peki bunları göndermek için hiç bir planlama yapmamak nasıl bir davranış?
Güya Avrupa bunlar için para verecekti falan!
Bakıyoruz verdikleri sadece içtikleri suya yetmeyecek kadar az!
Orada bir Rus uçağı düşürdük! Akabinde Rus Büyükelçisi suikastı!
        Putin gibi dünya siyasetinin cini bir adamın bunları fırsata nasıl çevirdiğini açık ve net olarak görüyoruz! Adım adım hedefine ulaşmıştır!
      Burada diplomasiden çok, bir töhmet altında bırakma politikası izlemiştir; sonuç ne olmuştur?
Şimdi bize verilen ve NATO’yu ters, düz eden S-400 füzeleri!
Amerika ilk tepki olarak Güney Kıbrıs’a ambargoyu kaldırdığını ilan etti!
Bu tepemizdeki baraja açılan ilk deliktir!
Gerisini tahmin etmemek zor değil!
Biz buna karşılık ne yapabiliriz?
İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere ABD üslerini kapatabilir miyiz?
Hiç sanmıyorum!
Velevki kapattık; bir şey değişir mi?
Hiç bir şey değişmez!
      İsrail’in Ortadoğu’da korunmasına yönelik konumlandırılan bu üsler, Suriye topraklarına taşınır ve dahası oradan biz de bu gözetleme programına alınırız!
      Gelişen teknolojide üsler pekte bir zorunluluk değildir! Böyle bir adım sadece ABD için yeni bahaneler üretecektir ve bu bahanelerden daha çok kıskaca alınacağız!
Suriye!
Yunanistan!
Akdeniz’de doğal gaz arama!
Farkında olmadığımız bir karanlıkta hızla yürüyoruz!
Umarım aklıselim bir dış politika derhal masaya yatırılır ve bir felaketin eşiğinde dönülür!

Top