Yaşam Haber - Haberin Merkezi
İşte bazı toplumsal özelliklerimiz:
06-04-2018 19:02 513

İşte bazı toplumsal özelliklerimiz:

 

 

- Tutarlı olma gereği duymuyoruz,

- Empati yapmasını bilmiyoruz,

- Yalana bilerek inanıyoruz,

- Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurmuyoruz,

- Basit ama peşin çıkarlarımızı, kalıcı ama sabır isteyenlere tercih ediyoruz,

- Adalet ile çıkarlarımız arasında bağ kuramıyoruz,

- Kurnaz olmakla akıllı olmayı ayırt edemiyoruz,

- Kurallardan nefret ediyoruz,

- Sorumluluk almaktan kaçınıyoruz,

- Kurumsal düşünemiyoruz,

- Düşünmek yerine reflekslerle, akıl yerine duygularla hareket ediyoruz...

 

Gerisini siz tamamlayın.

*********************

OHAL ile yönetilmek!

 

15 Temmuz sonrası OHAL’ i anlarız ancak 3 ay, 6 ay, hadi siz deyin 9 ayla sınırlı olursa... Hâlbuki tam iki yıl dolmak üzere hala OHAL ile yönetilmekteyiz!

Peki, hala devam etmekte olan OHAL’ in hangi makul gerekçeye dayandığını kim bize izah edebilecek?

Sorgulamamız gerekmez mi; bir Müslüman otorite kullanımına niçin bu kadar hevesli olabilir acaba?

Övgüyü, gücü, izzeti, mülkü Allah’a has bilen bir Müslüman...

Ve cümle Müslümanlar, birilerinin bu düzeydeki otorite hevesine niçin bu kadar razı olabilirler acaba?

Fazla değil, daha şunun şurasında on, on beş sene kadar önce hak-özgürlük diye göbeklerini çatlatan bizimkiler, şimdi “kendilerinin” OHAL’ ine ne kadar da razılar böyle!..

Hiç çıt var mı cümle müminlerden?

Birileri sonsuza kadar OHAL ile yönetmeye, diğerleri ise sonsuza kadar OHAL ile yönetilmeye o kadar razılar ki, değmeyin keyfine gitsin...

Meğerse kirpiye yavrusu pamuk görünür sözü ne de doğruymuş.

Hem de ne pamuk, ipekmiş be mübarek ipek...!

****************

Hepimiz eşit statüden yaratılmışız………..

 

Ortada vali olmak üzere üç kişi aynı masada oturuyor. Ama valinin bulunduğu koltuk ve masa kısmı yükseltilmiş durumda. Yani vali, yanındakilere kıyasla 20-30 cm daha yüksekte duruyor..!

Belki birçok kişi; ne var bunda, diyebilir ama inanın ben bu tür durumlardan tiksiniyorum!

Sosyal hayatta her birimizin üstlendiği görev ve roller farklı olabilir ama unutmayalım ki hepimiz eşit

Statüde yaratılmış insanlarız...

*******************

Dayanmadan olmaz

 

Sırtını bir ağaya dayamak zorunda olan her eşkıya gibi, elinde silahla dağda gerillacılık yapan her örgüt de mutlaka sırtını bazı devletlere dayamak zorundadır.

Dolayısıyla ideoloji ve maksatları ne kadar doğru olursa olsun, bu tür örgütlerin davranışlarını belirleyecek olan asıl faktör, devletlerle girdikleri bu angajmanları olacaktır. Tabiri caizse; ağa ne zaman nereyi işaret ederse, eşkıya da oraya sıkmak zorunda kalacaktır.

Bu da açıkça gösteriyor ki, ne dağdaki silahşorun ve ne de ovadaki tutsağın, kitleleri yönlendirebilecek gerçek manada bir iradesi olmayacaktır. Dolayısıyla bu durumda olanların, kitle de dâhil her türlü imkanı yalnızca kendi pozisyonları için kullanacakları doğaldır...

Şüphesiz böylesi durumlarda kendini kullandırtmak istemeyen aklı başında bireylerin yapması gereken şey, bunlardan ve bunların yönlendirdikleri parti veya diğer enstrümanlardan uzak durmak olmalıdır.İşte bazı toplumsal özelliklerimiz:

 

- Tutarlı olma gereği duymuyoruz,

- Empati yapmasını bilmiyoruz,

- Yalana bilerek inanıyoruz,

- Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurmuyoruz,

- Basit ama peşin çıkarlarımızı, kalıcı ama sabır isteyenlere tercih ediyoruz,

- Adalet ile çıkarlarımız arasında bağ kuramıyoruz,

- Kurnaz olmakla akıllı olmayı ayırt edemiyoruz,

- Kurallardan nefret ediyoruz,

- Sorumluluk almaktan kaçınıyoruz,

- Kurumsal düşünemiyoruz,

- Düşünmek yerine reflekslerle, akıl yerine duygularla hareket ediyoruz...

 

Gerisini siz tamamlayın.

*********************

OHAL ile yönetilmek!

 

15 Temmuz sonrası OHAL’ i anlarız ancak 3 ay, 6 ay, hadi siz deyin 9 ayla sınırlı olursa... Hâlbuki tam iki yıl dolmak üzere hala OHAL ile yönetilmekteyiz!

Peki, hala devam etmekte olan OHAL’ in hangi makul gerekçeye dayandığını kim bize izah edebilecek?

Sorgulamamız gerekmez mi; bir Müslüman otorite kullanımına niçin bu kadar hevesli olabilir acaba?

Övgüyü, gücü, izzeti, mülkü Allah’a has bilen bir Müslüman...

Ve cümle Müslümanlar, birilerinin bu düzeydeki otorite hevesine niçin bu kadar razı olabilirler acaba?

Fazla değil, daha şunun şurasında on, on beş sene kadar önce hak-özgürlük diye göbeklerini çatlatan bizimkiler, şimdi “kendilerinin” OHAL’ ine ne kadar da razılar böyle!..

Hiç çıt var mı cümle müminlerden?

Birileri sonsuza kadar OHAL ile yönetmeye, diğerleri ise sonsuza kadar OHAL ile yönetilmeye o kadar razılar ki, değmeyin keyfine gitsin...

Meğerse kirpiye yavrusu pamuk görünür sözü ne de doğruymuş.

Hem de ne pamuk, ipekmiş be mübarek ipek...!

****************

Hepimiz eşit statüden yaratılmışız………..

 

Ortada vali olmak üzere üç kişi aynı masada oturuyor. Ama valinin bulunduğu koltuk ve masa kısmı yükseltilmiş durumda. Yani vali, yanındakilere kıyasla 20-30 cm daha yüksekte duruyor..!

Belki birçok kişi; ne var bunda, diyebilir ama inanın ben bu tür durumlardan tiksiniyorum!

Sosyal hayatta her birimizin üstlendiği görev ve roller farklı olabilir ama unutmayalım ki hepimiz eşit

Statüde yaratılmış insanlarız...

*******************

Dayanmadan olmaz

 

Sırtını bir ağaya dayamak zorunda olan her eşkıya gibi, elinde silahla dağda gerillacılık yapan her örgüt de mutlaka sırtını bazı devletlere dayamak zorundadır.

Dolayısıyla ideoloji ve maksatları ne kadar doğru olursa olsun, bu tür örgütlerin davranışlarını belirleyecek olan asıl faktör, devletlerle girdikleri bu angajmanları olacaktır. Tabiri caizse; ağa ne zaman nereyi işaret ederse, eşkıya da oraya sıkmak zorunda kalacaktır.

Bu da açıkça gösteriyor ki, ne dağdaki silahşorun ve ne de ovadaki tutsağın, kitleleri yönlendirebilecek gerçek manada bir iradesi olmayacaktır. Dolayısıyla bu durumda olanların, kitle de dâhil her türlü imkanı yalnızca kendi pozisyonları için kullanacakları doğaldır...

Şüphesiz böylesi durumlarda kendini kullandırtmak istemeyen aklı başında bireylerin yapması gereken şey, bunlardan ve bunların yönlendirdikleri parti veya diğer enstrümanlardan uzak durmak olmalıdır.İşte bazı toplumsal özelliklerimiz:

 

- Tutarlı olma gereği duymuyoruz,

- Empati yapmasını bilmiyoruz,

- Yalana bilerek inanıyoruz,

- Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurmuyoruz,

- Basit ama peşin çıkarlarımızı, kalıcı ama sabır isteyenlere tercih ediyoruz,

- Adalet ile çıkarlarımız arasında bağ kuramıyoruz,

- Kurnaz olmakla akıllı olmayı ayırt edemiyoruz,

- Kurallardan nefret ediyoruz,

- Sorumluluk almaktan kaçınıyoruz,

- Kurumsal düşünemiyoruz,

- Düşünmek yerine reflekslerle, akıl yerine duygularla hareket ediyoruz...

 

Gerisini siz tamamlayın.

*********************

OHAL ile yönetilmek!

 

15 Temmuz sonrası OHAL’ i anlarız ancak 3 ay, 6 ay, hadi siz deyin 9 ayla sınırlı olursa... Hâlbuki tam iki yıl dolmak üzere hala OHAL ile yönetilmekteyiz!

Peki, hala devam etmekte olan OHAL’ in hangi makul gerekçeye dayandığını kim bize izah edebilecek?

Sorgulamamız gerekmez mi; bir Müslüman otorite kullanımına niçin bu kadar hevesli olabilir acaba?

Övgüyü, gücü, izzeti, mülkü Allah’a has bilen bir Müslüman...

Ve cümle Müslümanlar, birilerinin bu düzeydeki otorite hevesine niçin bu kadar razı olabilirler acaba?

Fazla değil, daha şunun şurasında on, on beş sene kadar önce hak-özgürlük diye göbeklerini çatlatan bizimkiler, şimdi “kendilerinin” OHAL’ ine ne kadar da razılar böyle!..

Hiç çıt var mı cümle müminlerden?

Birileri sonsuza kadar OHAL ile yönetmeye, diğerleri ise sonsuza kadar OHAL ile yönetilmeye o kadar razılar ki, değmeyin keyfine gitsin...

Meğerse kirpiye yavrusu pamuk görünür sözü ne de doğruymuş.

Hem de ne pamuk, ipekmiş be mübarek ipek...!

****************

Hepimiz eşit statüden yaratılmışız………..

 

Ortada vali olmak üzere üç kişi aynı masada oturuyor. Ama valinin bulunduğu koltuk ve masa kısmı yükseltilmiş durumda. Yani vali, yanındakilere kıyasla 20-30 cm daha yüksekte duruyor..!

Belki birçok kişi; ne var bunda, diyebilir ama inanın ben bu tür durumlardan tiksiniyorum!

Sosyal hayatta her birimizin üstlendiği görev ve roller farklı olabilir ama unutmayalım ki hepimiz eşit

Statüde yaratılmış insanlarız...

*******************

Dayanmadan olmaz

 

Sırtını bir ağaya dayamak zorunda olan her eşkıya gibi, elinde silahla dağda gerillacılık yapan her örgüt de mutlaka sırtını bazı devletlere dayamak zorundadır.

Dolayısıyla ideoloji ve maksatları ne kadar doğru olursa olsun, bu tür örgütlerin davranışlarını belirleyecek olan asıl faktör, devletlerle girdikleri bu angajmanları olacaktır. Tabiri caizse; ağa ne zaman nereyi işaret ederse, eşkıya da oraya sıkmak zorunda kalacaktır.

Bu da açıkça gösteriyor ki, ne dağdaki silahşorun ve ne de ovadaki tutsağın, kitleleri yönlendirebilecek gerçek manada bir iradesi olmayacaktır. Dolayısıyla bu durumda olanların, kitle de dâhil her türlü imkanı yalnızca kendi pozisyonları için kullanacakları doğaldır...

Şüphesiz böylesi durumlarda kendini kullandırtmak istemeyen aklı başında bireylerin yapması gereken şey, bunlardan ve bunların yönlendirdikleri parti veya diğer enstrümanlardan uzak durmak olmalıdır.İşte bazı toplumsal özelliklerimiz:

 

- Tutarlı olma gereği duymuyoruz,

- Empati yapmasını bilmiyoruz,

- Yalana bilerek inanıyoruz,

- Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurmuyoruz,

- Basit ama peşin çıkarlarımızı, kalıcı ama sabır isteyenlere tercih ediyoruz,

- Adalet ile çıkarlarımız arasında bağ kuramıyoruz,

- Kurnaz olmakla akıllı olmayı ayırt edemiyoruz,

- Kurallardan nefret ediyoruz,

- Sorumluluk almaktan kaçınıyoruz,

- Kurumsal düşünemiyoruz,

- Düşünmek yerine reflekslerle, akıl yerine duygularla hareket ediyoruz...

 

Gerisini siz tamamlayın.

*********************

OHAL ile yönetilmek!

 

15 Temmuz sonrası OHAL’ i anlarız ancak 3 ay, 6 ay, hadi siz deyin 9 ayla sınırlı olursa... Hâlbuki tam iki yıl dolmak üzere hala OHAL ile yönetilmekteyiz!

Peki, hala devam etmekte olan OHAL’ in hangi makul gerekçeye dayandığını kim bize izah edebilecek?

Sorgulamamız gerekmez mi; bir Müslüman otorite kullanımına niçin bu kadar hevesli olabilir acaba?

Övgüyü, gücü, izzeti, mülkü Allah’a has bilen bir Müslüman...

Ve cümle Müslümanlar, birilerinin bu düzeydeki otorite hevesine niçin bu kadar razı olabilirler acaba?

Fazla değil, daha şunun şurasında on, on beş sene kadar önce hak-özgürlük diye göbeklerini çatlatan bizimkiler, şimdi “kendilerinin” OHAL’ ine ne kadar da razılar böyle!..

Hiç çıt var mı cümle müminlerden?

Birileri sonsuza kadar OHAL ile yönetmeye, diğerleri ise sonsuza kadar OHAL ile yönetilmeye o kadar razılar ki, değmeyin keyfine gitsin...

Meğerse kirpiye yavrusu pamuk görünür sözü ne de doğruymuş.

Hem de ne pamuk, ipekmiş be mübarek ipek...!

****************

Hepimiz eşit statüden yaratılmışız………..

 

Ortada vali olmak üzere üç kişi aynı masada oturuyor. Ama valinin bulunduğu koltuk ve masa kısmı yükseltilmiş durumda. Yani vali, yanındakilere kıyasla 20-30 cm daha yüksekte duruyor..!

Belki birçok kişi; ne var bunda, diyebilir ama inanın ben bu tür durumlardan tiksiniyorum!

Sosyal hayatta her birimizin üstlendiği görev ve roller farklı olabilir ama unutmayalım ki hepimiz eşit

Statüde yaratılmış insanlarız...

*******************

Dayanmadan olmaz

 

Sırtını bir ağaya dayamak zorunda olan her eşkıya gibi, elinde silahla dağda gerillacılık yapan her örgüt de mutlaka sırtını bazı devletlere dayamak zorundadır.

Dolayısıyla ideoloji ve maksatları ne kadar doğru olursa olsun, bu tür örgütlerin davranışlarını belirleyecek olan asıl faktör, devletlerle girdikleri bu angajmanları olacaktır. Tabiri caizse; ağa ne zaman nereyi işaret ederse, eşkıya da oraya sıkmak zorunda kalacaktır.

Bu da açıkça gösteriyor ki, ne dağdaki silahşorun ve ne de ovadaki tutsağın, kitleleri yönlendirebilecek gerçek manada bir iradesi olmayacaktır. Dolayısıyla bu durumda olanların, kitle de dâhil her türlü imkanı yalnızca kendi pozisyonları için kullanacakları doğaldır...

Şüphesiz böylesi durumlarda kendini kullandırtmak istemeyen aklı başında bireylerin yapması gereken şey, bunlardan ve bunların yönlendirdikleri parti veya diğer enstrümanlardan uzak durmak olmalıdır.İşte bazı toplumsal özelliklerimiz:

 

- Tutarlı olma gereği duymuyoruz,

- Empati yapmasını bilmiyoruz,

- Yalana bilerek inanıyoruz,

- Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurmuyoruz,

- Basit ama peşin çıkarlarımızı, kalıcı ama sabır isteyenlere tercih ediyoruz,

- Adalet ile çıkarlarımız arasında bağ kuramıyoruz,

- Kurnaz olmakla akıllı olmayı ayırt edemiyoruz,

- Kurallardan nefret ediyoruz,

- Sorumluluk almaktan kaçınıyoruz,

- Kurumsal düşünemiyoruz,

- Düşünmek yerine reflekslerle, akıl yerine duygularla hareket ediyoruz...

 

Gerisini siz tamamlayın.

*********************

OHAL ile yönetilmek!

 

15 Temmuz sonrası OHAL’ i anlarız ancak 3 ay, 6 ay, hadi siz deyin 9 ayla sınırlı olursa... Hâlbuki tam iki yıl dolmak üzere hala OHAL ile yönetilmekteyiz!

Peki, hala devam etmekte olan OHAL’ in hangi makul gerekçeye dayandığını kim bize izah edebilecek?

Sorgulamamız gerekmez mi; bir Müslüman otorite kullanımına niçin bu kadar hevesli olabilir acaba?

Övgüyü, gücü, izzeti, mülkü Allah’a has bilen bir Müslüman...

Ve cümle Müslümanlar, birilerinin bu düzeydeki otorite hevesine niçin bu kadar razı olabilirler acaba?

Fazla değil, daha şunun şurasında on, on beş sene kadar önce hak-özgürlük diye göbeklerini çatlatan bizimkiler, şimdi “kendilerinin” OHAL’ ine ne kadar da razılar böyle!..

Hiç çıt var mı cümle müminlerden?

Birileri sonsuza kadar OHAL ile yönetmeye, diğerleri ise sonsuza kadar OHAL ile yönetilmeye o kadar razılar ki, değmeyin keyfine gitsin...

Meğerse kirpiye yavrusu pamuk görünür sözü ne de doğruymuş.

Hem de ne pamuk, ipekmiş be mübarek ipek...!

****************

Hepimiz eşit statüden yaratılmışız………..

 

Ortada vali olmak üzere üç kişi aynı masada oturuyor. Ama valinin bulunduğu koltuk ve masa kısmı yükseltilmiş durumda. Yani vali, yanındakilere kıyasla 20-30 cm daha yüksekte duruyor..!

Belki birçok kişi; ne var bunda, diyebilir ama inanın ben bu tür durumlardan tiksiniyorum!

Sosyal hayatta her birimizin üstlendiği görev ve roller farklı olabilir ama unutmayalım ki hepimiz eşit

Statüde yaratılmış insanlarız...

*******************

Dayanmadan olmaz

 

Sırtını bir ağaya dayamak zorunda olan her eşkıya gibi, elinde silahla dağda gerillacılık yapan her örgüt de mutlaka sırtını bazı devletlere dayamak zorundadır.

Dolayısıyla ideoloji ve maksatları ne kadar doğru olursa olsun, bu tür örgütlerin davranışlarını belirleyecek olan asıl faktör, devletlerle girdikleri bu angajmanları olacaktır. Tabiri caizse; ağa ne zaman nereyi işaret ederse, eşkıya da oraya sıkmak zorunda kalacaktır.

Bu da açıkça gösteriyor ki, ne dağdaki silahşorun ve ne de ovadaki tutsağın, kitleleri yönlendirebilecek gerçek manada bir iradesi olmayacaktır. Dolayısıyla bu durumda olanların, kitle de dâhil her türlü imkanı yalnızca kendi pozisyonları için kullanacakları doğaldır...

Şüphesiz böylesi durumlarda kendini kullandırtmak istemeyen aklı başında bireylerin yapması gereken şey, bunlardan ve bunların yönlendirdikleri parti veya diğer enstrümanlardan uzak durmak olmalıdır.İşte bazı toplumsal özelliklerimiz:

 

- Tutarlı olma gereği duymuyoruz,

- Empati yapmasını bilmiyoruz,

- Yalana bilerek inanıyoruz,

- Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurmuyoruz,

- Basit ama peşin çıkarlarımızı, kalıcı ama sabır isteyenlere tercih ediyoruz,

- Adalet ile çıkarlarımız arasında bağ kuramıyoruz,

- Kurnaz olmakla akıllı olmayı ayırt edemiyoruz,

- Kurallardan nefret ediyoruz,

- Sorumluluk almaktan kaçınıyoruz,

- Kurumsal düşünemiyoruz,

- Düşünmek yerine reflekslerle, akıl yerine duygularla hareket ediyoruz...

 

Gerisini siz tamamlayın.

*********************

OHAL ile yönetilmek!

 

15 Temmuz sonrası OHAL’ i anlarız ancak 3 ay, 6 ay, hadi siz deyin 9 ayla sınırlı olursa... Hâlbuki tam iki yıl dolmak üzere hala OHAL ile yönetilmekteyiz!

Peki, hala devam etmekte olan OHAL’ in hangi makul gerekçeye dayandığını kim bize izah edebilecek?

Sorgulamamız gerekmez mi; bir Müslüman otorite kullanımına niçin bu kadar hevesli olabilir acaba?

Övgüyü, gücü, izzeti, mülkü Allah’a has bilen bir Müslüman...

Ve cümle Müslümanlar, birilerinin bu düzeydeki otorite hevesine niçin bu kadar razı olabilirler acaba?

Fazla değil, daha şunun şurasında on, on beş sene kadar önce hak-özgürlük diye göbeklerini çatlatan bizimkiler, şimdi “kendilerinin” OHAL’ ine ne kadar da razılar böyle!..

Hiç çıt var mı cümle müminlerden?

Birileri sonsuza kadar OHAL ile yönetmeye, diğerleri ise sonsuza kadar OHAL ile yönetilmeye o kadar razılar ki, değmeyin keyfine gitsin...

Meğerse kirpiye yavrusu pamuk görünür sözü ne de doğruymuş.

Hem de ne pamuk, ipekmiş be mübarek ipek...!

****************

Hepimiz eşit statüden yaratılmışız………..

 

Ortada vali olmak üzere üç kişi aynı masada oturuyor. Ama valinin bulunduğu koltuk ve masa kısmı yükseltilmiş durumda. Yani vali, yanındakilere kıyasla 20-30 cm daha yüksekte duruyor..!

Belki birçok kişi; ne var bunda, diyebilir ama inanın ben bu tür durumlardan tiksiniyorum!

Sosyal hayatta her birimizin üstlendiği görev ve roller farklı olabilir ama unutmayalım ki hepimiz eşit

Statüde yaratılmış insanlarız...

*******************

Dayanmadan olmaz

 

Sırtını bir ağaya dayamak zorunda olan her eşkıya gibi, elinde silahla dağda gerillacılık yapan her örgüt de mutlaka sırtını bazı devletlere dayamak zorundadır.

Dolayısıyla ideoloji ve maksatları ne kadar doğru olursa olsun, bu tür örgütlerin davranışlarını belirleyecek olan asıl faktör, devletlerle girdikleri bu angajmanları olacaktır. Tabiri caizse; ağa ne zaman nereyi işaret ederse, eşkıya da oraya sıkmak zorunda kalacaktır.

Bu da açıkça gösteriyor ki, ne dağdaki silahşorun ve ne de ovadaki tutsağın, kitleleri yönlendirebilecek gerçek manada bir iradesi olmayacaktır. Dolayısıyla bu durumda olanların, kitle de dâhil her türlü imkanı yalnızca kendi pozisyonları için kullanacakları doğaldır...

Şüphesiz böylesi durumlarda kendini kullandırtmak istemeyen aklı başında bireylerin yapması gereken şey, bunlardan ve bunların yönlendirdikleri parti veya diğer enstrümanlardan uzak durmak olmalıdır.

Top