Yaşam Haber - Haberin Merkezi
KRAL DARA’NIN BİZE BIRAKTIKLARI
10-02-2017 12:25 2030

KRAL DARA’NIN BİZE BIRAKTIKLARI

 

 

Kadim Yunanlı tarihçiler, Farsların ve Kürtlerin de ataları olan “Karkaşi, Ahameniş” Hanedanlarına “Med ve Pers” adları ile tanımlamışlardı. Oysa İran merkezli antik dönemde kurulan devlet idareleri İslami Dönem sonrası dahi hep hanedanlık olmuştur. Atalarımız kendilerini de Yunanlı tarihçilerin kendilerine verdikleri adlar ile tanımlamamışlardır. “Med ve Pers” tanımlaması tamamen Yunanlı ve daha sonra batılı tarihçilere aittir. Kürtler ve Farslar o dönemler kendilerini “Ariyan” olarak tanımlamışlardır. Birbirlerinden ayrı da değillerdiler. Kral 1. Dara (Yunanca: Darius), Karkaşilere ve Ahamenişlere yazlık başkentlik yapmış Hemadan şehrindeki “Bihistun Yazıtında” (Duyun Yazıtı) da, yaptırdığı Persopolis Sarayında bu durumu bizzat ifade etmişti. Bu durumu batılı dönem tarihçileri de teyit etmiştir.

Ünlü Yunanlı dönem tarihçisi Herodot, Medlerin ve Perslerin dillerinin, dini inançlarının hatta kıyafetlerinin dahi o dönem aynı olduğunu ünlü “History” (Tarih) adlı eserinde yazar. Ona göre bu imparatorlukların gelmiş geçmiş en ileri görüşlü, becerikli ve başarılı yöneticisi Kral Dara idi.

Ahameniş (Pers) Hanedanı Kral I. Dara, iktidara saray darbesi ile geldikten sonra MÖ 521’de Sus’u kışlık başkent yaptı. Daha sonra kente yeni bir saray yaptı ve şehrin eski kalesini ve surlarını sağlamlaştırdı. Ahameniş politikası kesinlikle dünya medeniyetini benimseyen ve içselleştiren bir konumdaydı. Bu politikanın uygulanmış olduğunu en açık bir biçimde bize sunan Susa’da yer alan kalıntıları günümüze kadar ulaşan yüz sütunlu Kraliyet Sarayı’dır. Buradaki saray çalışması Kral Darius için mimaride Pasargad oldu.  Kral Darius olayın önemini kavramıştı. O’na göre mimarlık ve sanatı himaye etmek hükümdarlığın bir diğer önemli unsuruydu. Susa’daki imar ve yenilik çalışmalarında bu konuya Kral 1. Darius şöyle değinmişti:

“Sus’ta inşa ettirdiğim bu sarayın süslemeleri uzaklardan getirildi. Babil halkı bu vazifeleri yaptı, (sarayın) kerestesi Lübnan isimli bir dağdan getirildi. Asur halkı bunu Babil’e getirdi; Karyalılar ve İyonyalılar Susa’ya taşıdılar. Altın Sardes’ten ve Bactiriya’dan getirildi ve burada dövüldü. Burada dövülen değerli taş Turkuvaz, Harezm’den (günümüzde Türkmenistan) getirildi. Gümüş ve Fildişi Mısır’dan. Duvarların süslendiği malzeme İyonya’dan getirildi. Buradan dövülen fildişi Etiopya’dan, Sind ve Arachosia’dan. Taş sutünları…taş işleyen kesiciler İyonyalı ve Sardesliydi. Altını işleyen kuyumcular Medli ve Mısır’lıydı. Susa’da çok mükemmel bir iş buyruldu, çok mükemmel bir iş tamama erdirildi. Dilerim Tanrı Ahura Mazda beni, Babam Hystaspes’i ve ülkemi korur.” *Bkz. Kent, Old Persyan, s. 144- Gene R. Garthwaite, İran Tarihi, s. 46.

Kral 1. Darius dönemindeki en büyük bayındırlık faaliyeti ise Newroz Bayramı için “Persopolis” adlı yeni şehrin inşa edilmesi oldu. Pers medeniyetinin tüm görkemini yansıtan Persopolis Sarayı (MÖ 522-486) yılları arasında inşa edilmişti. Şehrin bu adı Yunanlılar tarafından o zaman ki Küçük Asya’da yaşayan Aryan halkına ad olarak kullanıldı. Tarihçi Herodot yaşarken bizzat Persopolise kadar gidip gezmişti. Bu isimlendirmelerde zaten ona aittir. Tekrara konuya dönersek Kral Dara Sarayın inşası için imparatorluğun farklı yerlerinden sanatçılar, ustalar ve kullanılacak malzemeleri getirtdi. Tıpkı Sus’ta yapılan saray ve kale için olduğu gibi Kral 1. Darius yazıtında, bu sarayın Mısırlı, İyonyalı, Babilli, Lidyalı vb. tutsaklar tarafından yapıldığını anlatır.

Şiraz şehrinin 70 km. kuzeydoğusunda yer alan Persepolis, MÖ 6. yüzyılın sonlarında kurulmuş ve Pers İmparatorluğu’na başkentlik etmiş, çağının gıpta edilen bir tapınım başkentiydi. Persepolis, görkemli saray kalıntıları, etkileyici duvar süslemeleri ve heykelleri ile Aryan imparatorluğun sanatını, gücünü gözler önüne seriyor. Persepolis’te kral sarayları, taşıma toprakla yapılan, tepesi 473 metre uzunlukta, 86 metre genişlikte ve 13 metre yüksekliği olan yapay bir tepe üzerinde kurulmuştu. 150 yıl boyunca yapımı süren Persopolis, Darius’dan sonra tahta çıkan Kral 1. Xerxe (I. Serhas) ve Kral 1. Ardeşîr (Artakserkses) tarafından büyütülmeye devam edilmiş. Persepolis’in en görkemli yerlerinden biri olan ve sarayların bulunduğu taraçaya giden iki geniş yan duvarları kabartma heykellerle dolu ‘Tüm Milletler Kapısı’ (Gate of All Nations) oldukça etkileyicidir. Büyük sütun kaideler üzerinde bulunan, iyilik sembolü olan yarı insan bir savaşçı ile kötülük sembolü olan bir canavarın mücadelesini ve iyilik sembolünün zaferini anlatan heykeller Aryanların Zerdüşt inançlarını yansıtıyordu. Toprak altında kaldığı için bugüne kadar gelmiş olan, 10 bin kişilik tören salonu Apadama’nın duvarlarındaki kabartmalar imparatorluğun eriştiği gücü anlatıyordu. Dara’nın Mısır’daki ocaklardan getirilen blok taşlarla yapılmış tören salonunda, başlıklarında boğa ve insan figürleri olan 100 sütun bulunuyordu. Saray o kadar büyük inşa edilmişti ki, o devirde böylesi büyük bir kapalı salon başka hiçbir saray da yoktu.  Newroz Bayramı kutlamalarında Hindistan’dan Afrika’ya 23 bölgeden gelmiş heyetlerin Pers Kralına sadakatlerini sunuşlarını anlatan kabartmalar günümüze kadar ulaşmıştı. Bu seronimi yürüyüşünde iki kapı vardır. Birinci kapı özel olarak Pers ve Medlerin kapısı, ikinci kapı diğer halkların seronim kapısıdır. Persopolisteki İmparatorluğu sahipleri olarak Medleri ve Persleri özel tanımı sunumu Partlar ve Sasaniler döneminde de devam etmiştir. Daha sonra bölge halkı buraya “Taxté Cemşid” diyordu.

Newroz/Yeni Yıl bayramı, Persepolis’in birçok kapısında bütün heybetiyle tasvir edilmiş, Ahura Mazda’nın himayesi altında bayram gerçekleştiriliyordu. Bütün Doğu Aryanlar (Medler, Persler, Partlar, Soğdiyanlar, Talişler, Sakalar, Armanular vs.) şölen için en güzel giysileri ile ellerinde hediyeleri ve yiyecekleriyle tüm rölyeflerde resmedilmişti. Persopolis Newroz’a adanan kentti. “ *Kürdlerin Tarihi. Bahoz Şavata 2. Cilt. Sayfa 160-162, İBV-İst.2015. Newroz Şölenleri Zerdüşt Aryanlar için en kutsal gündü. O gün sadece Yeni Yıl diğer bayramların âyin gibi kutlanamazdı. Zerdüşt dinine göre; “evrenselliğin simgesel yenilenişinde “Son Dönüşümde/Kıyamet sonucu” ebedi “iyi ve güzele” son döngünün kavuşma arzusu ve beklentisi içindeydi” insanlar. Aryan Kralları’nın dünyanın kotarılmasından ve yenilenmesinden sorumlu olduğu, başka bir deyişle kendisine ait düzlemde kötülük ve ölüm güçleriyle savaştığı, hayalin, bereketin ve iyiliğin zafer kazanmasına katkıda bulunduğu önemli bir sorumluluktu. Bu anlayış krallar için en görkemli bir şehirde karşılanmalıydı. Bu nedenle Ahameniş Kralı Daraius, Persopolis’i kurmuştu.

Toprakları Hindistan’dan Etiyopya’ya kadar uzanan Pers/Ahameniş İmparatorluğu’nun bu görkemli şehri, Büyük İskender tarafından MÖ 330’da yakılıp yıkılana kadar ününü sürdürdü.  Büyük İskender Persopolisi yakıp yıkarak geçmişte Atina’yı yakan Doğu Aryanlardan intikam almıştı.

Top