Yaşam Haber - Haberin Merkezi
ORTADOĞU HALKLARI ÖZGÜRLEŞMEK İSTİYORSA  KÜRTLERİN ÖZGÜRLEŞMESİNİ İSTEMELİDİRLER.
22-10-2017 13:07 597

ORTADOĞU HALKLARI ÖZGÜRLEŞMEK İSTİYORSA KÜRTLERİN ÖZGÜRLEŞMESİNİ İSTEMELİDİRLER.

 

 

Son haftalarda dünyada önemli, siyasal gelişmeler oldu.

ABD ile Türkiye'nin "vize" kriz”i.

Türkiye'nin Suriye topraklarına (İdlip) girişi.

Avrupa Birliği Zirvesinde Türkiye'nin gündeme geleceği ve Ankara'ya çok sert yaptırımların yapılması kararlarının alınabileceği.

19-20 Ekim günlerinde yapılacak AB zirvesinde, Türkiye ile katılım müzakerelerinin dondurulması ya da sonlandırılması kararlaştırılmayacak.

Fakat mali yardımda 1 milyar Avro'yu aşkın bir kesinti yapılacaktır.

Demokrasi, Adalet ve insan hakları hususunda çok ciddi uyarı veya yaptırımların yapılacağı kesindir.

En önemli gelişme ise; Güney Kürdistan Yönetimi ile "Özerk Katalonya " nın" bağımsızlık için Referandum yapması.

Katalonya şu ya da bu şekilde bir diploması yürütüyor.

Dünyanın, Türkiye, Irak, İran insafına bıraktığı 40-50 Milyon Kürt halkı Kendi Kaderini Tayın Etme iradesini gösterdikçe; Zaman zaman savaşın eşiğine gelecek kadar düşmanlaşan bu üç devlet, "tek yumruk" halini alıyorlar.

Açlık, sefalet ve cehalete terk ettikleri halklarını da "Milliyetçi duygu"larla coşturuyorlar.

Sebep?

Kürtler özgürleşmesin.

Daha dün, IŞİD karşısında "Peşmerge"ye sığınan Irak Merkezi Yönetiminin şimdi cengaverleştiğini görüyoruz.

Tabi zamanın neyi göstereceği henüz bilinmiyor.

"Pöh" denilse altını ıslatacak kadar yüreksiz olan Türkiye'nin bir takım "Kafatasçılar " ının, Kerkük'e " tosuncuk" gönderme hezeyanları ise, tam bir "akıl Tutulması”dır.

Buyurun gidin.

Buyurun "Tosuncukları, Alperenleri" gönderin.

"Ortadoğu Bataklığı "dan utanılmalıdır.

Ortadoğu'nun nesine hevesleniliyor, Hangi ülkesi yurttaşlarına Hakkı, hukuku, demokrasiyi ve insan haklarına yaşatıyor?

Şu unutulmamalıdır.

Dünyanın hiç bir yerinde insanlar inkar edilerek, öldürülerek tüketilmemiştir.

İnsanlar özgürlüklerinden, hak ve hukukundan uzak tutularak yönetilememiştir.

Başarabilseydi,

Adolf Hitler

Benito Mussolini

Franko

Agusto Pinoşe

Saddam Hüseyin,

Kenan Evren başarırdı

Başaramadılar

O faşistler;

Şimdi "lanet"le anılıyorlar.

Ortadoğu'da Kürt Halkı bağımsızlaşmadıkça, ögürleşmedikçe;

İran Halkı da

Irak Halkı da

Türkiye Halkı da

Özgürleşemez.

**************

"NEDİR BU ŞİDDET BU CELÂL"

 

Kutsanması gereken üç kavram.

Emek.

Demokrasi

ve

Barış.

"İnsanca ve hakça yaşıyorum" diyebilmek için bu üç kavramın karşılık bulması gerekir.

Emekçinin emeğinin karşılığını tam olarak alması.

Toplumun demokratik kurallara tartışmasız ve kusursuz uyması.

Ülkede barışın sağlanması.

Bu üç kavramın kutsallığını vurgulamak için binlerce

Genç, yaşlı,

Kadın erkek yurtsever,

Ankara "Gar Meydanı"nda "Emek Demokrasi ve barış" mitingi yapacaklardı.

Seslerini dünyaya duyuracaklardı.

Olmadı.

Dünya bir şeyler duydu ama o, "Emek, Demokrasi ve Barış"ın gelişmesine dair bir duyum değildi.

"IŞİD" denilen cihatçı örgüt dünyanın en büyük toplu katliamını gerçekleştirmişti.

Dün O katliamın ikinci yıldönümüydü.

Henüz Yaralar sarılmamıştı.

Henüz acılar dinmemişti.

Henüz caniler cezalanmamıştı.

Henüz 30 kadar yurtseverin tedavileri sürüyordu.

Anneler, babalar evlatlarını,

Ablalar, ağabeyler kardeşlerini,

Çocuklar, anne ve babalarını,

Katledildikleri yerde anmak istiyorlardı.

Hiç birinin belinde tabanca,

Hiç birinin elinde satır, kama,

Hiç birinin bedeninde "intihar yeleği" yoktu.

Ellerinde "kırmızı karanfil"ler, " çiçek" ler vardı.

Ne yazık ki "Ankara Tren Garı" polis ablukasındaydı.

Annesini,

Babasını,

Evladını,

Kardeşini, O meydanda yitirenler polisin "biber Gazı" ile karşılandılar.

Be kardeşim;

"IŞİD" denilen cihatçı cani 102 yurttaşımızı katlederken sen neredeydin?

Acıyla dolu yurttaşlarımızın yüzüne, gözüne sıktığın "Biber Gazı"nı O canilere sıkamaz mıydın. ?

Belindeki silah Onlara çalışmaz mıydı?

Kemerindeki "kelepçe" sadece bu acılı insanlara mı çalışıyor.

"Emek,

Demokrasi,

Barış" diyenlere karşı;

Nedir bu şiddet, bu celâl

Top