Yaşam Haber - Haberin Merkezi
SAYIN TARIM BAKANI VE VAN TARIM İl MÜDÜRÜ
21-09-2019 15:12 313

SAYIN TARIM BAKANI VE VAN TARIM İl MÜDÜRÜ

 

SAYIN TARIM BAKANI VE VAN TARIM İl MÜDÜRÜ

 

        Yıllar öncen Van ilinde öğretmendim. Tabi öyle dört duvar arası öğretmenlik yapmak gibi bir alışkanlığım yoktu! Van’a ilk atandığım da arı sayısı neredeyse yok denecek kadar azdı ve ben uzun yıllar arıcılığa hizmet etmiş biri olarak bu güzel doğanın çiçeklerinin balla dolu olduğunu keşfetmekte zorlanmadım!

      O dönemin Valisi Merhum Adnan Darendelilerle biraz da hemşerilik hukuku üzerinden irtibata geçtim! Arıcılık konusunu kendilerine anlattım ve müthiş bularak görev yaptığım Çatak ilçe Kaymakamını arayıp, arıcılık konusunda yapacağım projeye itirazsız destek verilmesini istedi!

       O zaman Çatak ilçesinin Su geldi köyünde öğretmendim ve o köyü proje merkezine alarak Bitlis arıcılık işletmesinde yüz adet arılı kovan alarak her aileye beşer adet dağıttık!

Sonra mı?

     Şimdi o bölgenin en büyük gelir kapısı arıcılık bu işin başını Sugeldililer çekiyor! Hepsinin ekonomik durumu çok çok iyi!

       O zamanlar köyde çok az kişi ilkokul mezunuyken, şu an doktoru, mühendisi, öğretmeni ve bir çok meslek dalında yüzlerce kişi var!

     Evet, biz bu işi öyle duayla falan yapmadık! Çevre koşulları ve bilimsel verilerle gelen bir başarı hikâyesidir!

      Size de önerim aynısını yapın! Mesela o duaya çıktığınız çırılçıplak araziyi ballı bitkilerle donatın! Ne bileyim en azından akasya ağacı dikin! Çünkü yedi yaşına gelen bir akasya ağacı yaklaşık yirmi kilo bal veriyor. Sonra ballı ot tohumları serpin oralara!

        Dahası arıcılara adamakıllı destekler verin! Zirai kredi adı altında hepsini borçlandırıp sömürmeyin!

        Denetimsiz iş yapan ve Türkiye’de arıcılığın canına okuyan “ Ana arı üretim işletmelerini” lütfen ama lütfen denetleyin! Artık belirgin hiç bir ana arı ırkı kalmadı! Hilkat garibesi ve ne olduğunu tanımlamakta zorlandığımız ırklar verimi neredeyse sıfıra çekti!

      İşin diğer yanı tarımsal zehirler! Bu o kadar önemli ki sizlerin umurunda bile değil! Zehir alan arı ölmekle kalmıyor, taşıdığı o zehir mum tarafında direk emiliyor ve insan sağlığı üzerinde tamiri olanaksız sendromlara yol açıyor!

Ayrıca arıcının rast gele alıp kullandığı ilaçlar İşin bir başka vahim boyutu!

        Bakın siz tüm bu olumsuzlukları engelleyin ve olumlu olanları yapın, bundan daha etkili dua olmaz!

       Yakında bir rapor hazırlayıp Bakanlığa sunacağım! Bu işe kırk yılını vermiş biri olarak, Türkiye arıcılığının kurtuluşuna reçete olacak bu rapor, umarım dikkate alınır!

      Tabi Sayın Bakanım “ Hasan Şahin yazmışsa boş verin” deme ihtimaliniz de yüksektir!

Olsun! Ben yine de yazacağım!

*****************

ARILARDAN UZAK DURUN!

 

Van Arıcılar Birliği verimsiz geçiyor diye bal duasına çıkmıştı!

Geçen sene dua tutmamış ve bal da olmamıştı.

Nedense bu sene dua falan olmadan, sezon verimli geçmiş!

Tabi bu verimi geçen seneki duaya yoran mülki erkân, bu seferde şükür duası için arazide arı     kovanlarının olduğu alana yaklaşıp tam avuçları gökyüzüne açıp dua edecekken, arılar bu garip durumu acayip bir iş olarak görüp, heyete saldırıyor!

Kaymakamı, Tarım Müdürü, jandarma Komutanı ve İmam!

Hepsi Allah’ın duasını bırakıp kaçıyor!

Yani şu hale bakın!

Doğaya zehir bırak, ekili alanları yok et sonra arı bal vermiyor diye duaya çık!

İşte o arılar bu ikiyüzlülüğü anlamış olacaklar ki top yekun gelenlere saldırdılar ve en azından dininizi bizim balımıza alet etmeyin ”dediler!

Bence çok güzel bir keşif!

Miting düzenleyen politikacıların bulunduğu alana bir arı kovanı götürmek lazım!

Çünkü onlardan daha iyi yalan söyleyeni anında tespit eden yok!

Hata gidip dilinden soksunlar ki bir daha yalan söylemesinler!

Üstelik o duaya çıkanlar maske falan giyerek gitmişler!

Bakın!

Ben öyle bal, yağmur duası bilmem!

Getirin Cübelli Ahmet’i va hata ne kadar Şıx varsa!

Ben maskesiz olarak arı kovanlarının içinde dolaşacağım; onlar da şöyle uzak bir kenarda dursunlar!

Bakalım arılar kimin Müslüman olup olmadığını nasıl da ayırıyorlar!

Devlet erkânı!

Bal duası!

Allah akıl fikir versin!

Ne diyeyim?

*****************

TARİH

 

       Tarihi ikiye ayırmışızdır. Birincisi gerçeklerin, yani yaşanmışlıkların tarihi, diğerleri Egemenlerin, daha doğrusu devletlerin uydurduğu tarihtir!

       Hal böyle olunca “Devlet” denilen zulüm mekanizmasının eline alıp işlediği ve oradan kendisine bir yaşam alanı yaratarak toplumlara yutturduğu bir yalan tarihle oyalanıp durmakla kalmayız ve artık o yalan bizdedir, tek görevimiz onu büyütmek ve yüceltmektir! Çünkü devletin istediği budur ve sen vatandaşsan, devlet ne demişse odur; aksi vatan hainliğidir!

Şimdi bize yutturulan bir Osmanlı tarihi var!

      Padişahların yaşamı ve yaptıkları öylesine yüceltilir ki, neredeyse her mübarek gözümüzde peygamberdir! Sonra onların ne kadar “ Türk” olduğuna dair masallar!

      Bir kere ilk Osmanlı padişahı Osman gazinin annesi (Halime hatun” hariç, tüm padişah anaları yabancıdır! Hepsinin isimleri değiştirilip, yerine Türk ve Arap isimler verilmiştir! Örneğin ikinci Osmanlı Padişahı Orhan beyin eşi hıristiyandır ve adı “ Holofiro” iken “ Nilüfer” olarak değiştirilmiştir!

Sonrası bambaşka bir âlem!

        Osmanlı üç kıtaya hükmederek toprak genişletmekle kalmamıştır. Gittiği yerlere cami, medrese ve benzerleri ile bir nevi İslam yayılmacılığını da beraberinde götürmüştür! Özellikle on yedinci yüzyıldaki değişim ve yenilenme hareketlerinin gerisinde kalmanın iki temel nedeni vardır:

Biri katı din kurallarının yeniliklere açık olmaması, ikincisi saraydaki yabancı padişah eşlerinin hırsı ve farklı eşlerden olan çocuklarla yaratılan kavga ve çekememezlikler oluşturur!

       İşte bundandır ki Padişahlar oğullarını gözünü kırpmadan acımasızca boğdurup öldürtmüştür!

Kardeşler arası savaş ve kavgalar acımasızca sürmüş, kardeş kardeşi öldürmekten çekinmemiştir!

Tabi bizim Osmanlı sevicilere sorsan” Devletin bekası için” derler!

İşte hala bize bu evlatlarını, kardeşlerini öldüren bir sistemin özlemi dayatılmaktadır!

       Tabi Osmanlı’yı yazmaya bu sayfalar hiç yetmez! Ancak size “ Türkçü yazar Mehmet Meram’ın, Padişah anaları” kitabını önerebilirim!

Ayrıca bize “ Demokrasi şehidi” diye yutturulan “ Menderes” var!

        Tamamen Amerikancı politikaların uygulayıcısıydı! Kendi döneminde elli beşe yakın insanın idamını bizzat imzalamıştır!

Amerika baktı ki zıvanadan çıkıyor, onu yem olarak darbecilerin önüne atıp idam ettirmiştir!

Tabi idam, her zaman karşı olduğum ve bir insanlık suçu olarak gördüğüm bir fiildir.

Devlet intikam almaz diyeceğim ama zaten Devlet, tam da budur!

Gerektiğinde kendi Başbakanını bile asar!

        İşte gözyaşı döktüğümüz Menderesin bir de özel yaşamı var! Onu burada yazma gereği bile duymuyorum! Sonuçta ölen bir insan ve işin o tarafı çok ayrı bir konu!

       Ama ne acıdır ki Altıncı filoya “ defol” diyenleri vatan haini olarak ilan edip dara çektik!

Onu kıble yapanları da başımıza taç edip, vatansever yaptık!

O vatanseverler hala iş başında!

Devlet işte!

Top