Irkçılık; bir halkın, bir grup insanın diğer halk ya da insanlardan farklı olmakla kalmayıp, aynı zamanda diğerlerinden fiziksel, entelektüel ya da ahlâki bakımdan daha iyi, daha güçlü, daha yüksek ya da daha yaratıcı olduğunu ve bu üstünlüğün atalarından miras alınmış olan biyolojik farklılıklardan kaynaklandığını savunan anlayıştır.
Günümüzde en can alıcı sorunun başında insanlığın yüz karası olan ırkçılık, milliyetçilik, şovenizm ve savaş gelmektedir.
Dünya’da Hitler faşizmi ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmle bütünleşerek kendi dışındaki ırkları yok etmek için ortaya çıkmıştır.
Türkiye’de ise devlet yapısı ırkçı faşist yapıya sahiptir. Irkçılık genel hatlarıyla incelendiğinde kendi kanını taşıyan, aynı dili konuşan ve aynı soydan gelenlerin başka soylardan ve inançlardan gelenleri tanımamaları ve onları aşağılaması olarak algılanır.
Irk tartışması yapanlar genelde ikiyüzlü olurlar. Başkasının ırkını ve soyunu tartışanlar da özünde soysuzdurlar. Irkçılık yapanlar, insan soyunun en aşağılık, ucuz karakterde olanıdır. Bunların kendilerine ait soylarında şüpheleri vardır. Her kalıba girerler, belli bir duruşları yoktur. Irkçının yaşamına, varoluşuna verdiği bu yüksek ‘anlam’ gerçekte yalnızca bir korku anlatımıdır, paranoyadır ve insana özgüdür.
Irkçılık; başkasının özgürlüğünün başladığı yerde kendi özgürlüğünün bittiğini hazmedemeyen, insanların kompleksidir.
Irkçılık; bir diğer özelliği ırkçılığa dayalı, saldırgan bir milliyetçilik anlayışıdır.
Irkçılık yapanlar, haindir, korkaktır, ürkektir, yalancıdır, açgözlüdür, tembeldir asalaktır, adaletsizdir.
Irkçılık nedeniyle bugün hala dünyada her yıl on binlerce insan ağır hak ihlalleri nedeniyle yaşadığı ülkelerden göç etmek zorunda kalıyor.
Türkiye’de ırkçılık, milliyetçilik, söylemleri egemen grupların kontrolü altındadır
Irkçılık; özgürlüğün düşmanıdır.
Irkçılık ve Milliyetçilik cahilin sığınağıdır.
Irkçılık; sosyal bir hastalıktır. Yok, edilmesi gerekir.
Irkçılık gericilik demektir.
Irkçılık; kan demektir, savaş demektir.
Irkçılık; kendi milliyetinden olmayanı asimile etmek, yok etmek demektir.
Irkçılık; soykırım demektir.
Irkçılık; ayırımcılığa dayanır ve gericidir.
Irkçılık; bölmek ve yok etmektir.
Irkçılık; emperyalistler tarafından pazarlanır.
Irkçılık; faşizmin beslendiği kaynaklar içinde en güçlüsüdür.
Irkçılık; kandır, baruttur, savaştır, ölümdür, faşizmdir.
Irkçılık; Kürt’lere uygulanan baskıdır, anadillerini yasaklamaktır.
Irkçılık; Alevi’lere uygulanan baskıdır. İbadet yerlerini yasaklamaktır.
Irkçılık; Türkiyeliyim demek değildir, Türk olmayanları Türküm demeye zorlamaktır. Zira bu topraklarda yaşayan herkes Türkiyelidir.
Irkçılık; Türkiye’de ‘’Herkes Türk Olsun’’ zihniyetidir, Kemalizm’dir,
Irkçılık; Türk olmayanlara ‘’Ne Mutlu Türküm’ diyen zihniyettir.
Bilinmelidir ki bu ülkede soy tartışması yürütenler, Anadolu halklarının hoşgörüsünden nasibini almamış, kültürünü özümsememiş, Azerbaycan, Çeçenistan, Bulgaristan Moğolistan ve benzer Türkî Cumhuriyet’lerinden gelen devşirmelerdir. Özelikle 1980 öncesi M.H. P. Kemalist ideolojinin arkasına sığınarak bunları kullanıyordu. Bunlar zaaflı insanlardı. Türk ırkında olduklarını ispatlamak için, bir şeyler yapmalıydılar. M.H. P. bunları silahlandırarak Maraş, Malatya, Çorum Katliamlarını yaptırdı. Sloganları bir ‘‘Türk cihana bedeldir.’’ zavallı insanlardı. Sokakta bağırırlardı ‘‘Ne mutlu Türk’üm diyene’’ çünkü bunların Türklüklerinden hep şüpheleri vardı. Bu ülke farklı dil ve inançlardan oluşan bir ülke olduğunu hazmedemiyorlardı.
Ey ırkçı faşist milliyetçi geçinen Türk hiç araştırdın mı senin ataların toprakları neresi, biliyor musun?
Ey ırkçı faşist öğren senin ataların Orta Asya’da kovulunca, Anadolu’ya geldiklerinde onlara Anadolu halkları kucak açtılar.
Ey ırkçı faşist tarihinle yüzleş, senin ataların bu topraklara gelmeden önce Kürtler, Aleviler Ermeniler, Rumlar, Süryaniler, Araplar bu topraklarda binlerce yıl birlikte yaşamışlardı. Anadolu halklarının kitabında, ırkçılık yoktur.
Ey ırkçı faşist senin zihniyetin Anadolu’yu bir baştan bir başa, kana bulamıştır. Hala çoluk-çocuk genç yaşlı demeden kan dökmeye devam ediyor. Binlerce yıl bu topraklarda birlikte yaşayan halkları tehcire, asimilasyona, zorunlu iskânlara tabi tutmuştur. Buna hiç gerek yoktu. Bu topraklarda yaşayan halkların birlikte yaşama koşulları daima vardı. Bu ülkede tehcire, asimilasyona, zorunlu iskânlara, katliamlara başvurmadan her halk uluslaşabilir ve demokratik bir cumhuriyet kurulabilirdi. Demokratik bir cumhuriyet çatışmaları değil kardeşliği ve birlikteliği sağlar.
Anadolu, halklar zenginliğiyle, hiç birini dışlamadan, hiç birini katletmeden, asimille etmeden de her halk kendi uluslaşma sürecini yaşayarak, birlikte yaşayabilir. Halklar dayatmalarla değil, kendi kaderini tayin hakkıyla var olmalıdır. Birbirlerini yok etmeden, uluslaşabilmelidir.
Tarih tanıktır Anadolu halkları, böyle bir cumhuriyeti halkların kardeşliği temelinde mutlaka er veya geç kuracaklarından kimsenin kuşkusu olmasın. Anadolu’da kurulacak demokratik bir cumhuriyet farklı ulus ve milliyetlerden değil, ırkçılıktan şovenizmden arındırılmış olacak. Bizim Anadolu’muz, ‘zorunlu iskân’ların değil, gönüllü birlikteliklerin vatanı olacak! Bizim Anadolu’muzda, halkların kendi kaderini tayin hakkıyla var olacak.
Kürt ulusunun onurlu barışı, ancak ve ancak Kürt ulusunun kendi kaderini özgürce tayin etmesi Türk Devleti tarafından kayıtsız, koşulsuz tanımak koşuluyla olabilir.
KAHROLSUN IRKÇILIK
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ
Barış Aydın