Sn.Kılıçdaroğlu’nun 4 Ekim 2016 tarihinde TBMM’de CHP grubuna hitaben yaptığı konuşmada şunları söylüyordu: “Bir, CHP iktidarında hiçbir şeker fabrikası özelleştirilmeyecek. Her işçimiz işinin başında çalışacak. İki, 1998’den beri 3 bin 300 geçici işçi çalışıyor şeker fabrikalarında. Onlara sözüm söz, CHP iktidarında 1998’den bu yana kadro bekleyen işçimize kadro vereceğiz. Kadrolu, sendikalı çalışacaklar. Üç, şeker pancarı üretimine sonuna kadar destek vereceğiz. Üniversiteler açıldı, bir kısmı açılıyor. Ama çocuklarını üniversiteye gönderen anne ve babalar yurt sorunuyla yine karşı karşıyalar. 14 yıldır yurt sorununu çözemediler. Şimdi kıyameti koparıyorlar, vay senin çocuğun cemaat yurdunda kaldı. Memur oldu, hâkim oldu, savcı oldu, neden o yurtta kaldın diye atıyorlar. CHP iktidarında yurt sorunu en geç bir yıl içinde çözülecek. 14 yılda yapamadılar, bir yılda yapmazsam başbakanlığımda siyaseti bırakacağım.”
Konuşmanın bu bölümü 26 Kasım 2012 tarihinde bir grup arkadaşımla, Sn Kılıçdaroğlu’na bizzat yüzüne söylediğim görüşlerimle örtüşüyordu. Bunun içindir ki dile getirdiğim görüşlerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum.
26 Kasım 2012 tarihinde CHP Genel Merkezinde Sn. Kılıçdaroğlu’ nun makam odasında; 80′ öncesi CHP Gençlik Kolları Başkan ve yöneticileri, Gençlik Kolları Genel Sekreteri Hamdi Fidan öncülüğünde bir araya geldik. Bu toplantıya aşağıda ki isimleri olan arkadaşlarımız katılmıştı.
Sn.Kılıçdaroğlu söz alıp konuşan, arkadaşlarımızın söylediklerini tek tek not aldı.
Bende söz almış, hitaben şunları söylemiştim: ” Efendim son günlerde Menderes’ten özür dileme gibi bir çaba içindesiniz. Sormak istiyorum ; Menderes’i CHP mi astı.? Ve arkasından Menderes döneminde yapılan yanlış uygulamaları anlatım. Menderes’in asılmasının yanlış olduğunu, bu nedenle de kendisine hak etmediği payelerin verildiğini belirtim. Yassı Ada Mahkemelerinde yargının sulandırıldığını, işi “bebek, köpek” davasına dönüştürüldüğünü ve ABD ile yapılan ikili antlaşmalarının devlet arşivlerinde dahi olmadığını anlattım. Menderes’ten özür dilemeyi bir yana bırakıp, halkımızın çok ciddi sorunları olduğunu bunların başında “taşeron işçilerin” sorunu gelmektedir. Belediye Meclis Üyesi olarak, bir kaç kez Adana Büyük Şehir Meclisinde taşeronluk sistemini dile getirdiğimi, 1,5 milyon kişiyi aşan ve aileleriyle birlikte 5-6 milyonu kapsayan bu insanların sorununu ülke gündemine taşımanız daha çok ses getireceğini belirttim
( bu görüşmemizin ardından ilk grup toplantısında taşeron sorununu ilk kez dile getirdi).
Sn.Kılıçdaroğlu’na aktardığım diğer bir konu tarımda ki çöküştü. CHP olarak, ülkemizin öz kaynaklarıyla yeniden tarıma dönüşü halkımıza anlatmak ve projeler sunmak, Kemal Derviş politikalarından vazgeçmek olduğunun altını çizdim. Özelleştirme talanına şiddetle karşı çıkılmasını istemiştim..
Ayrıca çok önemli olduğunu, daha önce de Sn.D. Baykal’a anlattığım bir konuyu da Sn.Kılıçdaroğlu’ na aktardım.
CHP’nin sadece yönetim ve denetiminde bulunduğu, hiçbir maddi kazanç sağlamadığı, sadece Atatürk’ün mirasını yönettiği İş Bankası’nın her yıl kârından belli bir miktar parayı bir fona aktarılarak, üniversite bulunan illerde CUMHURİYET ÖĞRENCİ YURTLARI’ nın yapılmasını önerdim. Sn. Kılıçdaroğlu tıpkı Sn.Baykal gibi olumlu yaklaşmıştı. Sanırım bunlar sadece alınan notlarda kaldı.
Sn.Kılıçdaroğlu, Başbakan olmadan da yapılacak çok şeyler olduğuna inanıyorum.
Ancak üzülerek görüyorum CHP yönetimleri yeterince çalışmıyor, gündemi belirleyecek politikalar üretemiyor. AKP’nin belirlediği gereksiz gündemin peşine takılarak, bir bilinmeyene doğru ülkemiz sürükleniyor.
Sn.Kılıçdaroğlu’nun TBMM’de salı günleri grup toplantısında yaptığı konuşmalarla Türkiye’yi bataktan çıkaramayız.
80′ öncesi CHP Gençlik Kolları Yöneticileri olarak size söylediklerimizin, dört yıl sonra gündeme gelmesi CHP’nin hangi kadrolar tarafından yönetildiğini görmek bizleri üzüyor. Tartışma programlarına çıkan CHP sözcülerinin donanımsız ve yetersiz olması hayal kırıklıklarına neden oluyor…
Her bakımdan çökmüş, çapsız ve ufuksuz AKP İktidarı, muhalefetin yetersizliğinden ülkeyi yönetmeye devam ediyor…
Temmuz’daki “DİNCİ KALKIŞMA’ dan” sonra akıl dışı olaylar yaşanıyor.
FETÖ’ yle mücadele muhalif olan herkesle mücadeleye dönüşüyor.
Daha önce 4+4+4 sistemi ile altüst edilen eğitim sistemi, şimdi tümüyle İmam Hatip eğitimine dönüştürülüyor. Geleceğimiz olan çocuklarımız din eksenli eğitimin kucağına terk ediliyor. Cumhuriyet değerlerine düşman bir nesil yetiştiriliyor…
Tüm demokratik güçlerle birlikte hareket ederek buna karşı çıkmalıyız…
Önümüzdeki günlerde, gündemin en önemli sorunu KIBRIS’dır. KIBRIS bir oldu bittiyle elden çıkarılıyor
1878 yılında İngilizlere haraç mezat satılan Kıbrıs’ın; yeniden Türkiye’ye dönmesinin onuru, 1974 yılında KIBRIS BARIŞ HAREKATI’yla gerçekleştiren CHP’ye aittir.
Bu nedenle CHP olarak sorunun üzerine ivedilikle gidilmelidir..
80’öncesi “EFSANE GENÇLİK KOLLAR’IN” gördüklerini sizde görün.!
Göremiyorsanız, bizlere bırakın.!
Bizler hem CHP’yi hemde ülkemizi ayağa kaldıracak birikime sahibiz.!
NOT: GÖRÜŞMEYE KATILANLAR: Bekir Sıtkı Özer ( Adana Merkez İlçe Başkanı), Yalın Kılıç ( Ankara İl Yön. Kur.), Şükrü Efe (Kayseri İl Gençlik Kolu Başk.), İbrahim Göçmen ( Malatya İl Gençlik Kolu Başk.), Osman Genç ( Erzurum İl Gençlik Kolu Başk), Ertuğrul Yeşildağ ( Çankırı İl Gençlik Kolu Başk.), Saffet Turan ( Trabzon İl Gençlik Kolu Başk.), Bülent Varol ( Ankara İl Yön.Kur.), Nizamettin Zorgül ( İst. Kartal İlçe Gençlik Kolu. Başk.), Hamit Kılıç (Gaziantep İl Gençlik Kolu Başk.), Mümin Akgül ( Gençlik Kol. Genel Merkez Yön.), Mehmet Keskin ( Hakkâri İl Gençlik Kolu Başk.), Mustafa Mansız ( Eskişehir İl Gençlik Kolu Başk. sevgili kardeşimizi yakın bir zamanda yitirdik.)