Yaşam Haber - Haberin Merkezi
Ak Parti, nasıl oluyor da 18 yıldır tek başına hala iktidarda?
01-02-2020 15:35 337

Ak Parti, nasıl oluyor da 18 yıldır tek başına hala iktidarda?

 

 

Cevabı gayet basit; işte bu kör zihniyet yüzünden..!

        Her zaman söylediğim şeyi bir kez daha tekrar edeyim; Ak Partiyi iktidar eden ve iktidarda tutan asıl faktör, sanılanın aksine muhafazakâr tabandan çok, Ak Partinin muhalifleridir.

       Sivas olaylarını, bizim yaşımızda olan herkes hatırlar. O acı hadise için; barbarlık deyin, cinayet deyin, katliam deyin, vahşet deyin, tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük deyin... Kısacası ne derseniz deyin, hemen hemen söylenebilecek her şeye evet demek mümkündür. Belki de, hayır demek mümkün değildir demek daha doğrudur...

       Ancak ne olursa olsun, elimizi vicdanımıza koyarak konuşacak olursak; bütün o olup biten vahşetin faturasını olay mahallinde her ne maksatla olursa olsun bulunmuş ve tesadüfen yakalanmış olan bir kaç kişinin sırtına vurmak ne kadar adil olur?

Kaldı ki yargılamaların seyrinin nasıl geliştiğini de iyi-kötü biliyoruz...

        Şimdi böylesi bir olay ve yargı süreci sonucu müebbet hapse mahkûm edilmiş ve 27 yıldır hapis yatmakta olan 85 yaşına gelmiş ve yaşı itibariyle bugünü-yarını olmayan biri hakkında Cumhurbaşkanı affetme yetkisini kullanmış diye yine bazıları feveran ediyor!

       Her ne ise, söylenecek söz çok ama yine de lafı daha fazla uzatıp sizi de yormayalım; ancak şunu da bilelim; bu merhametsizlikten, bu kin ve garazdan bundan öte hiçbir hayır doğmaz..!

********************

Tayyip Erdoğan’a kızanlara şunu hatırlatmak isterim;

 

 İnanın bizim asıl sorunumuz Erdoğan da değil, asıl sorunumuz sahip olduğumuz zihniyettir.

           Bu zihniyet sorunumuzu; teorik ve ahlaki fukaralığımızı aşamadığımız sürece her gelen yönetici gideni aratmaya devam edecektir.

Mısır’ın yakın tarihi bunun en güzel örneğidir.

         Enver Sedat 1970 yılında Arap milliyetçisi, antiemperyalist, İhvancı fikir ve iddialarla işbaşına gelmişti.

          Ama Mısır halkını o kadar bunaltmıştı ki, sonunda orduda subay olan Halid el-İslâmbûlî 1981 yılında hayatı pahasına onu öldürmeyi göze alabilmişti.

Evet, el-İstanbuli idam edilmişti ama Mısır da bir diktatörden kurtulmuştu ya..(!)

        Sonra yönetimi Hüsnü Mübarek devralmıştı. Mübarek, ilk nutkunda o kadar güzel şeyler söylüyordu ki, “yeme de yanında yat” cinsinden...

Ama o da kısa sürede değirmen taşı gibi devrilivermişti Mısır halkının üzerine.

             Bu seferki manivela ise halktı; Tahrir meydanını hatırlarsınız; Mübarek gitmiş, halk muzafferdi..(!)

Derken, seçim sonucu gelen Mursi henüz koltuğuna ısınmadan yine askeri darbe olmuştu. Bu sefer de Mursi hapiste, gelen ise Sisi’ydi...

Evet, el-İstanbuli kendini “feda” etti, Tahrirde binlerce gösterici öldü...

Peki, ne değişti Mısırda?

Hiçbir şey...

Çünkü Mısır halkının siyasal kültürü, teorisi ve ahlakı henüz değişmemişti..!

O halde gelin işe buradan başlayalım...

***********

İktidarlık can

 

Bir zamanlar dindarlık bir adalet, merhamet ve ahlak arayışıydı. Dindarlar, ezilenden taraf, ezene kaşıydı.

Kendine özgü sözü olan muhalif bir hareketti...

Kürtlerin de, Alevilerin de hatta dini azınlıkların da hak ve özgürlüklerine ses veriyorlardı...

Sonra ne oldu?

İktidarla buluştu...

Amaç/hedef olan bütün bu değerler, önce feda edildi sonra ise hedefe kondu..!

Kürtler ve Aleviler gibi ezilenlerin hamiliğini artık CHP’li İBB yani Ekrem İmamoğlu yapıyor...

Yapmasın mı? Yapsın tabi. Erdem kimsenin tekelinde değildir; kim sahip çıkarsa onundur...

Sözde dindarlar ise, bu sıralar “cem evlerinin aslında ibadethane olmadığını ve İstanbul’da Kürtçe dil kurslarına gerek olmadığını” savunmakla meşguller...

Meğerse onca iddianın, hırsın, sloganın bir iktidarlık canı varmış...

Geçmiş olsun...

Top