Yaşam Haber - Haberin Merkezi
DEMOKRASİ İLE DEMOKRASİYİ İĞDİŞ ETMEK!
21-07-2016 12:49 920

DEMOKRASİ İLE DEMOKRASİYİ İĞDİŞ ETMEK!

 

 

15 Temmuz akşamı yaşanan darbe girişimi kısa süre içinde ülke de zaten var olan siyasal kaosu bir anda katmerleştirerek dehşet verici bir görüntüye soktu. Silahla darbe yapanlar elbette ellerinde var olan temel enstrümanları olan silahlı ve şiddeti devreye sokarak amaçlarına ulaşmaya çalıştılar. Tankların, Uçakların, Helikopterlerin bir anda ölüm kusmaya başlaması gerisindeki anlayış ne olursa olsun insanlığa getireceği tek şey yıkım ve felaket olmaktadır.

Dünyanın hiçbir yerinde ve deneyiminde böylesi silahlı kalkışmalar insana ve insanlığa dair bir an içinde mutluluk getirdiği görülmemiştir. Aksine acı ve yıkım getirmiştir. Dolayısıyla Nereden ve kimlerden gelirse gelsin ben insanım diyen her kesin İnsanlık için acıdan başka bir şey üretmeyen silahlı, silahsız darbeleri benimsemesi, onaması, destek olması darbeyi yapanlar kadar suçlu yapar. Bu suç yoğun insan hakları ihlaline yol açan ve İnsanlığa karşı işlenen suçlar sınıfına girmektedir. Bu ve benzeri savaş suçları uluslar arası hukuk normlarına göre zaman aşımı gategorisine de girmemektedir.

Neden bir anda bu kaotik durumla karşı karşıya geldik? Her şeyden önce Ülkenin siyasal ve toplumsal tablosuna baktığımızda Yaşanan durumun pek te ani bir gelişmeden ibaret olmadığını, Son 13 yıllık AKP iktidarının özellikle son 5-6 yılık dönemi bu tür komplikasyonlara yol açacak üçlüde enfekte ettiğini söylemek mümkündür.

Çünkü evrensel demokrasinin ilkeleri ve teamüllerinden uzaklaşılması, Hukuk, adalet ve barış içinde yaşamanın gereklerini inatla ortadan kaldırılması sonucunu doğuran tek parti veya tek adam egemenliğini sağlayan otokratik bir rejimin ihdas ettirilmeye çalışılmasının beraberinde darbe zemin ve mekaniğini oluşturduğunu, siyaset yapan birçok kişi ve kurum tarafından bilindiğini, dile getirildiğini söylemek gerekiyor.

İktidar merkezinin Gerek iç politika gerekse dış politikada esas aldığı şiddet ve çatışma yönteminin, eninde sonunda böylesi veya daha beterinden bir sonuç doğuracağını, iktidar merkezinden başka herkes, başta batılı mütefikler, ABD olmak üzere toplumsal muhalefetin tamamı bu konuda ittifak içerisindeydi. Çünkü uygulanan politikaların rasyonaliteden, bölge gerçekliği ve toplumsal taleplerden uzak ve yoksun olması, farklı yaşam ve düşünceye sahip toplumsal kesimleri kaygıya sürükleyecek kadar ideolojik bir eksen üzerinden yürütülmesi gerçeği işleri bu noktaya taşımıştır.

Bir anda yüzlerce İnsanın feci biçimde ölmesine yol açan bu felaket karşısında tüm toplumsal katmanların gösterdiği direnç son derece yerinde olmuştur. Ancak bu direncin yani demokrasiye sahip çıkma, darbeye karşı durma direnç ve refleksinin yeniden İktidar partisinin siyasal ve ideolojik manevralarıyla İktidarın ajandasında var olduğu bilinen tek adam rejimine ikame ettirilme niyet ve çabasına dönüştürülmesi halinde toplumu çok daha büyük felaketlerle karşı karşıya getireceğini ön görmemiz gerekiyor.

Ne Suudi Arabistan’ ın 500 milyar dolarlık yatırım vaadi ne de toplumun bu günkü demokrasiye sahip çıkma refleksi iktidarı demokrasi dışında bir siyasal tercihe

Yönlendirmemeli, evrensel hukuk ve adaletten uzaklaştırmamalıdır. Şimdiden yüz binlerce insanı hukuk dışı yöntemlerle yaşam alanlarının dışına itilmesi, suç ve ceza hukuku esas alınmadan toplu bir cezalandırmaya tabi tutulması onarılmaz hak ihlallerine yol açacaktır. Bir an önce uygulanmakta olan hukuk ve adaletten uzak konseptten vazgeçilerek yeniden toplumsal uzlaşıyı sağlayan, İçeride ve dışarıda barışı esas alan politikalarla normalleşmeye gidilmedir. Olağan üstü hal ve baskıcı yöntemlerle yeni felaketlere yol alma, yani demokrasi üzerinden demokrasiyi iğdiş etme uyanıklığı yerine demokrasiyi içselleştirerek bir an önce tüm toplumsal farklılıkları bir araya getiren ve birlikte yaşamı esas alan yeni toplumsal bir sözleşmeyle yola devam etmek olmalıdır.

Top