TÜRKİYE IŞİD TEHLİKESİNİN FARKINDAMIDIR?

 İslam adına dehşet verici katliamlarla yoluna devam eden IŞİD dur durak tanımamaktadır. Bütün dünya, işlenen bu İnsanlık suçu karşısında suskunluğu tercih etmektedir. İnsanlık için büyük tehdit oluşturan bu saldırılar karşısında yaşanan suskunluğun hesabı mutlaka yapılmaktadır. Orta doğuya demokrasi ihraç eden batılı güçler açısından enerji ve petrol kaynaklarına erişim ve pazar sorunu yaşamadığı sürece ne demokrasinin bir önemi, ne de bu kanlı pazarın bir mahsuru bulunmamaktadır.

IŞİD; batı dünyası ve onların stratejik ortakları olan bölge ve körfez ülkelerinden destek ve himaye görmeden, Suriye’de Irak Musul da, Rojava  Kobani ve bir çok cephede birden saldırı ve ilerleyişini sürdürmesinin imkansız olduğunu orta düzey zekaya sahip herkes bilmektedir.

Şimdi de Irak ordusundan ısmarlama eline geçirdiği silahlarla Kobani kantonuna saldırarak Kürt halkına ve kazanımlarına karşı tahammülsüzlüğünü büyük bir vahşetle sergilemektedir. Salim Müslüm’ün İfade ettiği gibi Işid Irak’ta ele geçirdiği silah, mühimmat ve teröristlerini Türkiye topraklarından geçirerek saldırılarını sürdürmektedir. Çünkü başka da hiçbir ulaşım imkânının bulunmadığını belirtmektedir. Salim Müslüm; sınırdan Türkiye’ye geçmeye çalışan genç kadın çocuk güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü ifade ederken, aynı Türkiye bu yoğunluktaki askeri geçişleri görmemesi imkânsız olduğunu söylemektedir.

IŞID bir yandan Türk diplomatlarını rehin görüntüsünde tutarak hareket ve pazarlık yeteneğini artırırken, diğer taraftan camileri bombalayarak, katliamlarını yaygınlaştırarak hâkimiyet alanını genişletmektedir. IŞİD bir yandan Musulu’ ele geçirdikten sonra Bağdat’a ilerleyişini sürdürürken diğer yandan Suriye’de Rakke ve Halep’i ele geçirmek üzere saldırılarını yoğunlaştırmaktadır.

Suriye Devrimci Muhalif Güçler Milli koalisyonu genel sekreteri Bedir Camus IŞİD’in bu ilerleyişini Afet olarak tanımlayarak Türkiye’nin bölge politikasını yeniden gözden geçirmesini isteyerek bu radikal örgütten En çok Türkiye’nin zarar göreceğini söylemektedir. Şimdiden İstanbul’da yakılan Caminin Türkiye’de beklenmeyen gelişmelerin an meselesi olduğunu göstermektedir.

IŞİD’ in son derece çelişkilerle dolu dikkat çekici bir yönünün gözden kaçırıldığını söylemek gerekir. IŞİD  bir yandan suni mezhepçi bir tutumla şia değerlerini hedef alarak saldırılarını sürdürürken, diğer yandan şii Esed ve iran rejimlerinden himaye görerek Kobani halkına vahşice saldırmaktadır.  IŞİD sadece şeriat devletiyle birlikte halifelik i hedefleyen bir hareket olmanın ötesinde, Arap milliyetçiliği ve basçılığından da beslenerek yoluna devam etmektedir devam etmektedir.

Türkiye IŞİD’in Kürt kantonlarına yönelik saldırılarını görmezden gelerek gizli bir memnuniyetle karşılarken, yakın gelecekte IŞİD’ten göreceği zararları hesaplayamamaktadır. Suriye Devrimci Muhalif Güçler Milli koalisyonu genel sekreteri Bedir Camus Cihan Haber Ajansına verdiği mülakatta IŞİD’in arkasındaki güçleri, hedefleri, bölge ve özellikle Türkiye için oluşturduğu tehlikeleri açıklamaktadır. İŞİD’i İran ve Suriye İstihbaratının profesyonelce yönlendirdiğini, örgütün bölgede Türkiye dâhil sınırları tanımayacağını belirtmektedir.

Camus; IŞİD’in acımasız bir örgüt olduğunu söyleyerek bölgede kadın, çocuk ayırımı yapmadan katliam yaptıklarını, bununda hilafet ilan eden IŞİD’in dinle, diyanetle, İslam ve insanlıkla alakalarının olmadığını, IŞİD in sadece Irak ve Suriye için değil, Türkiye olmak üzere tüm bölge için tehdit oluşturduğunu söylemektedir. IŞİD’in Irak’ta kimyasal silah tesislerini ele geçirerek daha da tehlikeli bir örgüt haline geldiğinden Türk dışişlerinin haberi var mı? Acaba.