Yaşam Haber - Haberin Merkezi
ŞEKER ZEHİRLEŞTİRİLİYOR
02-03-2018 19:17 773

ŞEKER ZEHİRLEŞTİRİLİYOR

 

 

    Milliliğin yerliliğin yoğun propagandası altında milli bir işletme olan Türkiye şeker fabrikaları yeni gayri milli sahiplerine transfer edilmek üzere haraç mezat piyasaya sürülmüş bulunmaktadır.

    Aslında haraç mezat piyasaya sürülme görüntüleri seremoniden ibarettir. 14 fabrikanın şimdiden hangi sermaye guruplarına, hangi çıkarlar karşılığında verileceği mutlaka belirlenmiştir.

 Gerisi teferruattan ibarettir.

      Çünkü biz bu özelleştirme talanları konusunda son derece somut deneyimlere sahip bulunmaktayız.

      Özal İle başlayan tasfiye süreci en son Şeker’in eritilmesiyle tamamlanmış olacaktır. Çünkü daha önce kamuya ait ne varsa bütün büyük işletmeler, Tarımsal kitler, endüstri ve enerji kitleri, limanlar, madenler, diğer işletme ve taşınmazlar birer birer elden çıkarılarak uluslar arası tekel ve yeni oluşturulan yeni taşeron sermaye sınıfına devir edilmiştir.

     Özelleştirme sürecinin başlatıldığı seksenli yıllardan 2003 yılına kadar 7,5 milyar dolar özelleştirme yapılmışken 2003 yılından şu ana kadar gerçekleştirilen özelleştirme miktarı toplam yüz milyar doların üzerindedir.

     Yani ne var ne yok tüm kamu işletmeleri birer birer satılmış yerine bir tek atölye dahi konulmamıştır. Elde edilen gelirin nerede harcandığı bilinmemekle birlikte, ekonomiye yansımadığını ekonomideki mevcut veriler de açıkça göstermektedir.

      Hükümetler küresel ekonominin gereklerini yerine getirmek ve bu sömürü ağının bir parçası olmak için özelleştirmeyi;  Kamu açığını önlemek, Üretimi artırmak, dış borçları kapatmak, İşsizliği önlemek, gelir dağılımı adaletini sağlamak, İhracatı yükseltmek, kaliteyi artırmak, mülkiyeti yaymak, toplumun refah düzeyini yükseltmek, kısaca ülkeyi cennet haline getirme vaat ve yalanları üzerinden gerçekleştirmişlerdir.

    Peki sonuç gerçekten böylemi olmuştur? İç ve dış borçlar astronomik rakamlara ulaşmıştır, bütçe açıkları her geçen büyüyerek katlanmaktadır. İşsizlik artmak ta yoksulluk yaygınlaşmaktadır. Zengin ve yoksul arasındaki makas daha da açılmıştır. Üretim yerine kent rantı yaratılarak haksız kazanç sağlanmıştır. Nüfusun büyük bir kesimi açlık ve yoksulluk sınırı altında, sadakaya muhtaç hale getirilmiştir. Tarım çökmüş, Hayvancılık yok olmuştur. Kısaca özelleştirmenin yıkıcı sonuçları ülkeyi yaşanmaz hale getirirken son olarak şeker fabrikalarının alelacele satışa sunulmasıyla oluşturulan yeni sermaye sınıfının tahkiminden başka bir amacı ve yararı olmayacağını geçmiş özelleştirme sonuç ve deneyiminden anlamak yeterlidir sanırım.

Şeker fabrikalarının satışı ekonomik sonuçlarıyla birlikte ciddi gıda güvenliği sorunları da beraberinde getirecektir.

Şeker pancarından şeker üretimi yapan fabrikaların kapatılarak yerine Nişasta Bazlı Tatlandırıcı üretim ve pazarlamasını yapan uluslar arası tekelerin ikamesi sağlanacaktır. Şimdiden dünyanın yüzde 1,5 olarak uyguladığı NBŞ(Nişasta bazlı şeker) kotasına karşı Türkiye’de uygulanmakta olan yüzde 15 lik kota tamamen kaldırılarak nişasta bazlı tatlandırıcının cenneti haline gelecektir. Başta karaciğer olmak üzere birçok organ üzerinde ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı tespit edilen NBŞ lerin yol açacağı sağlık sorun ve harcamaları, yıkım ve yaşanacak acılar meselenin başka bir boyutu olarak bizi beklemektedir.

     Şeker pancarı ekilen tarım alanları tıpkı tütün tarımında olduğu gibi yok olacaktır. Pancar üretimi yapan 250 bin’in üzerindeki üretici köylü tarımdan koparılarak kent varoşlarında sadakalara muhtaç hale getirilecektir. Her bir dekarı üç dekar çam ormanı kadar oksijen salını mı yapan çevre florası bozulacaktır.

Yaklaşık 15 bin işçiye istihdam sağlayan şeker fabrikaların kapatılmasıyla işsizlik daha da büyüyecektir.  

     Kısaca yaratığı katma değer çevre ekonomisiyle milyonlarca insanın umut kapısı olan böylesine devasa bir işletmeyi daha yok etmenin “mili ve yerli” değerlerle hiçbir ilişkisinin bulunmadığı gibi toplumun geleceğini zehirlemekten başka bir işe yaramayacaktır.

Top