Yaşam Haber - Haberin Merkezi
TÜRKİYE’ NİN ORTADOĞU VE KÜRT SİYASETİ
23-10-2014 12:31 3249

TÜRKİYE’ NİN ORTADOĞU VE KÜRT SİYASETİ

Orta doğuda yaşanan gelişmeler bazen Ortadoğu denklemi içinde yer aldığını zan eden aktörlerin de başını döndürecek kadar beklenmedik sonuçlara yol açmaktadır.  Dolayısıyla birden fazla aktörün yer aldığı bu karmaşık denklemin içinde pozisyon elde etme iddiasında olan aktörlerin her şeyden önce çok fazla hamasete sarılmadan, Ortadoğu ve dünyanın bugün ve gelecekteki muhtemel konum ve reel politiğine denk düşecek siyasal öngörü, okuma becerisiyle birlikte etkin argümanlara sahip olması çok daha anlamlı olacağını düşünmekteyim.

Bu denklem içinde yer aldığını var sayarak kendi dar ve çıkar penceresinden yaklaşmak suretiyle, “stratejik derinlik” ten yoksun okuma ve yaklaşımlarla hareket etmek; hayal edilen kazanımlar yerine telafisi imkânsız kayıp ve hayal kırıklığına yol açtığını Ortadoğu pratiğinden okumak mümkündür. Yani Dimyata pirice giderken evdeki bulgurdan olmak her zaman ihtimal dâhilindedir.

Çünkü bu karmaşık denklem içinde boy ölçüşülmeyecek kadar göçlü veya boyundan daha büyük marifetlere sahip aktörleri hesaba katmadan yapılan dalışlar bazen vurgun yemeye, bazen de sert kayalara denk gelerek ciddi yaralanmalara yol açabileceğini hatırdan çıkarmamak gerekir.

Türkiye yi yönetenlerin orta doğu politikası biraz bu gerçeğe uygun düştüğü inancındayım. Bu noktada ciddi basiret körelmesi yaşandığı kanaatindeyim. “Arap baharı” olarak tanımlanan ancak Tüm Ortadoğu halkları için bir felakete dönüşen gelişmeler baktığımızda Türkiye’nin bütün girişimleri, beklentilerini karşılamaktan uzak umut edilenin yerine hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştır.

Türkiye’nin Mısır, Libya ,Suriye politikası beklentilerin tersine sonuçlandığı gibi, şimdi Kobani politikası da  büyük ihtimalle böyle sonuçlanacağı gibi  görülüyor. Çünkü Türkiye bütünlüklü olarak Ortadoğu politikasını Kürt Fobisi üzerine oturtarak yürütme refleksini esas almakta, enerjisini doğrudan ya da dolaylı olarak bu şekilde harcamakta ve böylesi bir tutum izlemektedir.

Kobani’nin otuz beş gündür İŞİD tarafından neredeyse dört taraftan kuşatılmış olması ölümcül bir saldırıya maruz kalması, yüzlerce insansın öldürülmesi on binlerce insanın yerini yurdunu terk ederek sınırlarımız dâhilinde sefil bir yaşama mahkûm edilmesi karşısındaki Türkiye’nin, gerek uluslar arası koalisyonun gerekse tüm insani çevrelerin taleplerine rağmen İnsani bir koridorun açılmasıyla ilgili yumuşamayan tutumu ve bu tutumun Kürt halkında yarattığı ciddi güvensizlik ve burukluğun yol açtığı isyan dalgası ciddi bir kırılmaya yol açtığını söylemek mümkün.

Türkiye İç barışını da riske ederek müsaade etmediği koridorun, ABD hava kuvvetleri tarafından alternatif bir şekilde de fakto olarak havadan açılması ardından “ Bizde Peşmergeye yol açtık” açıklaması vaziyeti ne ölçüde rahatlatır bilmem ancak mevcut durum dahi Cumhur Başkanının Kürtler ve YPG ile ilgili üslubunu yumuşatma yerine daha da sertleştirmiştir. Amerika Birleşik Devletleri, Kobani’ de IŞİD e karşı savaşan Kürt Güçlere yaptığı silah yardımını ahlaki sorumluluğun bir gereği olduğunu, Dışişleri Bakanı John Kerry IŞİD e karşı savaşan Kürtlere yardım etmemek sorumsuzluk olurdu demesi Kobani kuşatmasını farklı bir aşamaya getirmiş bulunmaktadır. Şimdi Türkiye’yi yöneten aklın bu fiili durum karşısında nasıl bir tutum alacağını herkes gibi gerçekten bende merak ediyorum.

 

Top