Yaşam Haber - Haberin Merkezi
Ezilenden yana “ taraf “ olmak
16-08-2020 15:03 2190

Ezilenden yana “ taraf “ olmak

 

 

         Bir futbol maçını dahi seyretsem gayri iradi hep yenilenden taraf olurum. Bir belgesel izleyecek olsam, avını parçalayan aslandan değil; onun pençelerinde kıvranan avdan taraf olurum...

Bu elimde değil; her vesileyle ezilenden taraf olmak için özel bir çaba harcadığım da yok. Ancak her nasıl oluyorsa kendimi hep ezilenle aynı hüznün içinde bulurum.

          Belki de bunun içindir ki hep Türkiye’de yok sayılan Alevi’den, dayak yiyen kadından, Çavuşoğlu’nda metruk duran Ermeni kilisesinden, çöpte kağıt toplayan yoksuldan, Suriyeli mülteciden, hukuksuz olarak hapiste tutulanlardan, pazarda satılan Ezidi kadından, zulmün dibini görmüş Kürt ten taraf oldum/oluyorum.

Gücü ve onun akredite ettiklerini hiç sevmem/sevemem/sevemedim.

Dedim ya, elimde değil...

Biliyorum, bazıları da bu tarafımı hiç sevmediler/sevemediler.

Sevmesinler de...

Bunca algı problemine rağmen itilmişlere olan bu ilgiyi aptalca bir inattan farksız görüyorlar. Bunu her vesileyle aleyhime de kullanıyorlar.

Kullansınlar...

Bu uğurda “kaybettiklerime” üzülürsem namerdim..!

“Bunca sorunlu algıya rağmen Kürtlüğünü ısrarla vurgulamaya ne gerek var?”

Evet, kibarca böyle diyorlar.

Bence gerek var; hem de çok...

Kendim parçası olmasaydım bile ezilen bir kimliğe gözlerimi kapatamazdım. Zira gözlerimi kapatırsam gözlerim, kulaklarımı kapatırsam kulaklarım, gönlümü kapatırsam gönlüm yok/ölmüş demektir!

İnsanlığım da...

Marifet insan olarak doğmakta değil; zaten bu elimizde de değil; asıl marifet insan olarak ölebilmektedir.

Bedeli ağır da olsa...

*********************

Kavmiyetçilik/milliyetçilik

 

        Akılları sıra oduncu kantarıyla kuyumculuk yaptıklarını sanan bazı çakma Müslümanlara, Hz. Peygamberin dilinden bir kavmiyetçilik/milliyetçilik tanımı yapmak isterim.

       Hz. Peygamber, “kavmiyetçilik nedir?” sorusuna, son derece net, özet ve veciz şekilde şu cevabı verir:

     “Kavmiyetçilik, kavminizden olan haksız olduğu halde onun tarafını tutmanızdır” buyurur.

Hz. Peygamberin bu sözü bunlara kar eder mi? Sanmıyorum. Ama ben yine de buraya yazmış olayım.

******************

Tıbbiye, Mülkiye, Harbiye.

 

Bir paylaşımda gencecik bir kızın (hem de başörtülü) kaymakam olduğunu görünce kafamda geçmişe dair bir sürü olay döndü.

Hatırlarsanız, bir zamanlar rejimin üç haremi vardı: tıbbiye, mülkiye, harbiye.

Bu okullar rejimin özel vesayeti altındaydı. Anadolu çocukları (sıradan vatandaşlar) buralara öyle kolay kolay giremezlerdi.

Sonra ne oldu?

Özal geldi TUS sınavıyla tıbbiyedeki tekeli kırdı. Çulsuz aile çocuklarının kendiliğinden mülkiyeye (AÜSBF) yönelmesiyle de oradaki tekel kırıldı.

Geri kalmıştı harbiye. Oraya da Fetullah’ın yönelmesiyle ne olduğu hepimizin malumu...

İşte ta başta Fetullah buralara sızma yaparken bunun için kimse fazla kızmıyordu...

Yine biz şimdi Erdoğan’a kızıyorsak, Erdoğan rejimin banilerinden daha kötü olduğu için değil; hukuk ve demokrasi yolundan sapıp onlarla aynı yola girdiği için kızıyoruz.

Devlet halka açılsın, halkın çocukları kendi aralarında eşit kabul edilsin, hak eden herkes hakkettiği yere gelebilsin diye...

****************

SÖMÜRGE

 

      “Sümürgeci ikide bir yığınla sömürgeleştirilmiş insanı katlettiği halde, işçilerine nasıl bakabilirdi? Sömürgeleştirilmiş olan, böylesi aşırı talepleri yerine getirecek kadar nasıl kendini inkar edebilirdi?

      Sömürgeciden nefret ettiği halde, ona aynı zamanda nasıl böylesine tutkuyla hayranlık duyabilirdi?

Albert Memmi

**

         “Sömürgeleştirilmiş insan, kemiklerinde birikmiş olan bu saldırganlığı ilk olarak kendi insanlarına karşı dışa vuracaktır.

        Bu, zencilerin birbirlerini dövdükleri, polisin ve yargıçların Kuzey Afrika’daki şaşırtıcı suç dalgası karşısında ne yapacaklarını bilmedikleri zamanlardır.

       Avrupalı göçmenler ya da polis ona dilediğince vurabildiği, küfredebildiği ve yaltaklanarak yerine getirdiği emirler verebildiği halde, aynı yerlinin başka bir yerlerinin en ufak bir düşmanlığında veya bir saldırgan bakışında bıçağa sarıldığını görürsünüz; çünkü yerlinin son sığınağı, kendi kişiliğini kardeşine karşı savunmaktır.

Top