Herkeste bir hizmet aşkı depreşmiş ki sormayın gitsin! Aday gösterilmeyince hemen saf değiştirip başka bir tarafa dümen kırmak sıradanlaştı!
Bu durum en çok CHP de yaşanıyor ve CHP den kaçanlar direk DSP ye gidiyor!
Şunu bir tarafa yazın; CHP yi DSP üzerinden vuracaklar ve DSP adayları her yerde CHP ye kaybettirecekler!
Bölünecek taban oyları direk Cumhur ittifakına yarayacaktır ve oradan AKP çıkacaktır!
Hepsi bu kadar mı?
Hayır!
İsterseniz bunu da bir tarafa yazın; seçimden sonra CHP de büyük depremler yaşanacaktır!
Bundan en büyük parsayı DSP alacaktır!
Tabi büyük olasılıkla Kemal Bey de gidecektir!
Rakibi bertaraf etme konusunda dersini çok iyi çalışanlar, bunu açık ve net başarmış durumdalar!
Bu yazıyı yazarken FOX tv, haberlere Mustafa Desticiyi konuk etmişti. Bu ara Amerika Başkanı kadar ilgi gören Ovacık Belediye Başkanı Maçoğlu hakkında göz yaşartıcı cümleler etti! Hatta “ Fikrimiz ayrı olabilir ama bu bizim renkliliğimiz” dedi!
Yani eski bir Komünizm düşmanı,Komünistliği renklerimiz arasına aldı ya!..
İnanın gözlerim yaşardı! Yani bari bu aralar yapmayın!..Bir yaprağın dalda düşmesine bile ağlayacak kadar duygusal olan ben; ıslak gözlerle dolaşmaktan bir hal oldum!
Tepede böyle Alicengiz oyunları oynanırken, tabanda hiç bir zaman bu kadar bir yılgınlık görülmemişti!
Eskiden altı ay öncesinden seçim geliyor diye ortalık cümbüşe dönerdi!
Şunun şurasında iki aydan az zaman kalmış ama kimsenin umurunda değil!
İflaslar, geçim sıkıntısı ve gelecek kaygısı!..
İnsanların yüzüne bir çöl iklimi yansımış!
Neresinden bakarsanız bakın, rüzgâr almış savuruyor!
Umarım çabuk geçer bu çöl mevsimi.
******************
SONUÇ BÖYLE OLACAKTI
Doksanlar bu ülkenin geleceği için bir dönüm noktasıydı. “ Terörle Mücadele” bahanesiyle binlerce köy boşaltılınca pılını, pırtısını toplayan herkes şehirlere üşüştü!
Bu adeta yangından kaçıştı. Hal böyle olunca elde avuçta ne var, ne yok hepsini satan insanlar gittikleri şehirlerin kenar mahallelerine önce derme çatma evler, sonrasını da beton yapılarla işgal edip, şehirleri kenarlara doğru genişleterek devasa köy kentler oluşturdular!
Zaten çarpık olan kent kültürümüz iyice zıvanadan çıktı! Sosyal doku aniden içinden çıkılmaz bir hal aldı ki, başta kap-kaç olmak üzere, uyuşturucu ve diğer adli suçlarda adeta patlama yaşandı!
Köyler boşalınca doğal olarak hayvancılıkta buhar oldu!
Sonuç: Şu an et ithal eden ülke konumuna getirildik!
Bir tek et mi?
Tabi ki hayır! Buğdaydan samana ve dahası birçok bakliyat ürününe kadar hepsi...
Otuz yıl önce hesaplanmayan bir gelecek, bu gün kapımıza sefalet olarak dönmüş ve bunu aşmak gibi bir çaba da görünmüyor!
Levent Gültekin’in bir konuşmasında ki şu cümle çok önemli ve doğruydu “ Savaşa alkış çalarsan, yoksulluğa razı olacaksın!” Aslında bu söz, içinde olduğumuz durumun kısa özetidir!..
Güvenlikçi politikalara heba ettiğimiz devasa paraların, bizi gittikçe yoksullaştırdığını kim, neden görmüyor anlamak mümkün değil?
Mutfakların olmazsa olmazı sebzeler el yakıyor!
Bakan beye sorsan “ Birileri fiyatlarla oynuyor,”
Hayır, Sayın Bakan; otuz yıl önce bu günleri görmeyenlerin bıraktığı mirası, malesef bu gün siz de görmüyorsunuz!
Sizin görmediğiniz ya da görmek istemedikleriniz vatandaşın mutfağına yangın olarak dönüyor!
Bunun için suçlu aramaya gerek yok! Sadece oturun ve geçmişten bu güne hafıza yoklayın!
O zaman anlayacaksınız kimin sebze, meyve fiyatları ile oynadığını?
Sizler de aynı hatayla devam ederseniz, otuz yıl sonra çocuklarımız ve torunlarımızın yaşayacaklarını tahmin bile edemiyorum!
Kafadan bu ülkeye beş milyon Suriyeli getirdiniz ve bu ağır yükü bizlere ödetiyorsunuz!
Dün okudum; araştırmalar insanımızın yurt dışına gitmek gibi bir kaçışa yöneldiğini söylüyor!
İnsan neden doğduğu, büyüdüğü ülkesini terk etmek ister ki?
Tek nedeni vardır; gelecek korkusu ve artık kendini ülkesinde yabancı his etmesi!
Sınava girip, derece yapıyorsun ama “ Mülakat” denilen kayırma mekanizmasın da eleniyorsunuz!
Şimdi soruyorum size; böyle bir adaletsizlikle kime, neyi sevdireceksiniz?
Vatan denilen toprakta kimini bal kaymakla ihya edeceksin, kimini de canın sıkıldıkça tokatlayıp stres atacaksın!
Böyle olunca ne adaleti sağlarsın, ne de domates biber fiyatlarını kontrol edersin!
Hep “ Aynı gemideyiz” diyorsunuz!
Doğrudur!
Sadece gemiyi görmekle olmuyor bu işler!
Geminin içindekiler gittikçe yoksullaşıyor ve siz buna rağmen gemiyi şelaleye sürüklediğinizin farkında değilsiniz!
********************
BİZ GEÇ ANLADIK
Sebze meyve fiyatları tavan yapıp ta, mermi fiyatlarını geçince vatandaş birden sızlanmaya başladı!
Öyle ki, Sayın Cumhurbaşkanının huzuruna çıkıp densizlik yapmaya çalışanlara, doğal olarak Cumhurbaşkanı durumu tüm ülke insanına izah etmek zorunda kaldı!
İzah etti de biz anladık mı? İlk gün ben de söylediklerine balıklama atlamış ve eleştirmiştim!
Çünkü ülke insanı olarak maalesef söylenenleri çok sonraları anlıyoruz ama iş işten geçiyor!
Kısacası jeton geç düşüyor!
Peki, ne demişti Sayın Cumhurbaşkanı? “ Domates, bibermiş; senin mermi fiyatlarından haberin var mı?” diye devam eden konuşmasında, söz konusu mermi olunca hepimiz birden sus pus olmuş ve kısa sürede “ Artık; anam, bacımdır” diyerek adı anılan bu sebzelere el sürmemiştik!
Sayın Cumhurbaşkanı doğru söylüyor!
Kırk yıldır yirmi dört saate çözeceğimiz bir soruna habire nişan alıp mermi harcıyoruz ve bunun kırk yıldaki maliyeti trilyon dolar!
Bunu baz alarak aldığımız savaş aletlerinin ne kadara mal olduğunu doğrusu bilmiyoruz!
Mutlaka devletin envanterinde vardır.
Hal böyle olunca tabi ki domatesi biberi mermi fiyatına yersin!
Mermiye yatırılan paranın karşılığı iflas ekonomisidir!
Eldeki varı, yoğu satmaktır! Şeker fabrikalarından tutun, son satılan silah fabrikasına kadar hepsi mermiye yatırımın sonucudur!
Gerçi Sayın Cumhurbaşkanı bas bas bağırarak anlamayanlara “ Biz satmadık, yirmi beş yıllığına kiraladık” diye izah ediyor ama münafıkların anlayacağı mı var?
Yaşı yetmişi geçen bu siyasi velvelecileri yirmi beş yıl sonraki kira devir işlemlerinin yapılacağı törene götürmek lazım ve özellikle o kira kontratını Kemal Beyin eline tutuşturmak lazım!
Tabi eğer ölmez yaşarsa ve gözleri yazılanları okuyabilirse!
Allah geçinden versin, ola ki ölmüşse mezarına gidip bir dua eşliğinde belgenin tebligatını yapmak lazım!
Memlekette binalar çöküyor ve insanlar ölüyor!
En büyük neden tabandaki kolonların kesilmesi ve bina önceden işaretlerini veriyor!
Siz çıkıp sulu boya ile çatlaklara resim çizerseniz, zamanla tepenize çöküyor ve bir daha çizdiğiniz resim i görmek gibi bir şansınız kalmıyor!
Bir ülkenin temel kolonları Adalet ve demokrasidir!
Bu iki kolonun kesildiğini Süleyman Soylunun dünkü sözünden anlıyoruz “ Sizi yürütürsem adam değilim!”
Seçilmiş bir partinin vekillerine söylenen bu söz, Anayasal suçtur!
Bir devlet anlayışı tehditle değil, vatandaşına sempati ile bakarak sorunlarına eğilir!
Ama yok!
Magandası çıkmış “ Silahlanın ki, oluk oluk kan aksın” diyor!
Bunu bir nebze o kişinin ruh haline bağlayarak anlayabilirsiniz; ya sorumluluk makamında olanlar?
İnanıyorum ki, kendileri ne söylediklerinin farkında değiller ve bereket ki, vatandaş bu sözleri kaile almıyor!
Yoksa bırakın sebze, meyve fiyatlarını, ülke dağılmış pazar yerine döner!
BAZEN PARÇALAR DOĞRU OTURUR
Bir fikri, bir düşünceyi, ya da birilerini tahlil ederken parçaları bir araya getirdiğinizde tamamına ermiş olursunuz ve resim karşınıza net olarak çıkar!
Ben CHP ile ilgili ittifak ve benzeri örtülü desteklere karşı eleştirilerimi yaparken, çoğu kez samimi dostlarımın da hışmına uğramıyor değilim!
Olsun!
Ben yine bir adım geri atmadan fikrimden ısrarcı olacağım!
Aslında tam benzerini yazacakken, baktım ki sevgili Aydın Engin en iyisini “CHP nin intiharı” diye güzel şekilde özetlemiş!
Aslında bu intihardan öte “ Harakiri” dir!
Yani acı çekerek intihar!
Dikkat edin sağa sola tehdit savuran birini kapıya koyan MHP ve o kapıya konulana sahip çıkan CHP!
Şimdi soruyorum size kim daha çok faşizme hizmet ediyor?
Bu ağır yönelimin izahı nedir?
CHP kayan eksenine kurt ile kuzuyu aynı yaylaya sürerek mi kurtarmaya çalışıyor?
Bence seçimlerden sonra CHP’den arta külleri kalacak!
Hamzaçebinin istifasını iyi okumak lazım!
Kılıçdaroğlu’nu sağın değirmenine taşıyanlar başarılı olmuştur!
Şu saatten sonra seyredeceğimiz manzara bir çöküşün hazin öyküsüdür!
Partiler kendi ideolojik duruşlarında saptıklarında maalesef böyle olurlar!
Böyle oldukları zamanda gün sırtlanlara doğar ve ne var, ne yok midelerine indirirler!
HDP nin durumuna gelince!
Sanırım dört yıl önceydi; Teslim Töre bir yazı yazmıştı ve başlığı “ HDP ye dadanan kurtlar”
diye!
Bence bulun okuyun!
İşte siyasi öngörü budur!
Yıllar sonrasını görebilmek!