Peşinen söyleyeyim, derhal gelmelidir!
Yine peşinen söyleyeyim, muhalefet akıllı olsun ve bu topa hiç girmesin!
Çünkü bu top, sahada yorgun olan iktidarın, biraz nefes almak için tribüne şutladığı toprur ve seyirci elden ele dolaştırana kadar sahadaki yeni bir atak için epey zaman kazanır!
Gelsin!
Çünkü şu anki yönetim şeklimize uygun bir uygulamadır!
Demokrasi ve insan hakları diye bir kaygın yoksa mutlaka idamın olmalıdır!
Bu ülkede bilim ve gelişme adına bir tek önerisine rastlamadığımız ve sürekli “ vurup, kıralım, dağıtalım” diyen Devlet Bahçeli, son arzu olarak bunu öneriyor ve taşıdığı düşüncenin gereği de budur!
Çete liderlerinin vatanseverliğin üst sınıfından sayılarak özel afa tutulduğu bir yerde İdam da bir vatanseverin isteyeceği en yüce istektir!
Diyelim ki yasalaştı ve geldi!
Siz zannediyorsunuz ki tecavüzcüler mi asılacak!
Asla!
O iş şeriata aykırıdır ve onların çükü, hırsızların eli, yalancıların dili kesilir!
İdam olacaklar zaten bellidir!
“ Emperyalizme hayır, Tam bağımsız Türkiye” dedin mi, boynun iptedir!
Hata yaşın küçükse büyütülür, büyükse küçültülür ve asılırsın!
Çünkü söylediklerin yenilir, yutulur şeyler değildir!
Geçmişte bunları söyleyenlerin hepsi ipi boyladı!
Ne demek “ Bağımsız Türkiye?”
Bu göbekten bağlı olduğun emperyalizmin en büyük canavarı Amerika çıkarlarına terstir!
Üstelik açık pazarı olduğun ve artık deterjandan, tohuma kadar onlardan almak zorunda olduğun başta İsrail olmak üzere, diğerlerinin çıkarına da terstir!
E, zaten bu kadar ters ses çıkarmaya kalkarsan cezan bellidir, idam!!
Dedim ya “ mutlaka gelmelidir” diye!
Fazla uzatmaya da gerek yok!
Çünkü bu yüce fikir ortalığa atıldığı gece bir yüzde on beş doğalgaz kazığı yedik!
Ruhumuz duydu mu yok!
Döviz zaten gidiyor!
Gitsin de bize ne?
Maliye Bakanımız bu konuya sağ olsun öyle bir nokta koydu ki, bir daha döviz lafını ağzıma alırsam namerdim!
Öyle ya, emekli maaşımı sanki dolarla alıyorum!
Ha, az kalsın unutuyordum!
Hani şu idam ipini alıp miting meydanlarına savuruyordunuz ya!
Bir vatandaş olarak naçizane bir uyarıda bulunayım!
Sakın rüzgârlı havada savurmayın!
İP bu!
Ucundaki halka ters dönebilir!
**************
TARİKAT
Bu terim başlı başına pastadan parsa kapmak anlamına gelir ama çoğumuz bilmeyiz!
Çünkü bilmek bu oluşumdan uzaklaşmaktır!
Ülkemizde de bunlardan yüzlercesi var ancak çok isim yapanları biliriz; çünkü onlar pastayı tepsi ile götürenlerdir!
“ Türkiye Cumhuriyeti bir şeyhler, dervişler devleti değildir” demiştir, Mustafa Kemal!
Sadece söylemiştir!
Bunlar her zaman devletin ta kendisi olmuştur, hala da öyle!
Çünkü buradan devleti ele geçirmek tereyağından kıl çekmek gibidir!
Turgut Özal, Nakşibendî tarikatındandı ve onun döneminde bunlar öylesine semizlendi ki söylemeye gerek yok!
Fetullah Gülen bildiğimiz Nurcuydu ve devlete buradan sızmıştı!
Çünkü bu yoldaysanız, size bütün kapılar açılır, okuma yazma ve hata yabancı dil bilmeden de devletin en üst katına gelir, on dil bileni karşınıza el pençe, divana durdurursunuz!
Sonra içinizdeki tüm yetersizlikleri, yeterli donanımlı insanların tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallarsınız!
Sallarsınız, çünkü elinizde ki argüman bir Tanrı vergisidir!
Dokunulmazdır, eleştirilmezdir ve ona bir de milliyetçilik eklediniz mi, mesele tamamdır!
Böylesi bir durumda hele orta doğu coğrafyasındaysanız Tanrı’dan daha büyüksünüzdür!
Tanrı’nın kitabı “ öldürmeyin, verdiğim canı ben alırım” der!
Ama siz “ bi dakika” diyerek Tanrı’dan gelen kitabın sayfalarını karıştırır, bir yerinde fren yapar “ bak, burada da böyle diyor!” diyerek Tanrı’yı bile ters yüz edersiniz!
Adam Tarikat şeyhiymiş!
Küçük kız çocuğuna istismarda bulunmuş!
Peki, bu kaçıncı vaka!
Üstelik bunlar tesadüfen ortaya çıkanlar!
Ya çıkmayanlar?
Vakıflarda ki rezaletleri gördünüz!
Gördünüz ama ben meseleye sizin gibi bakmıyorum!
Aslında, küçük kızı istismar eden Şeyh işi net özetlemiş ve noktayı koymuş “ küçük kızlarla evlenmek peygamber sünnetidir!!”
Asıl mesele sistemin dayattığı bilinçaltı kirliliğidir!
Çağdaş eğitime set çeker, insanları aklın karanlığına sürerseniz olacağı budur!
Kaldı ki tüm islam ülkelerinde küçük yaşta evlilik var ve din buna cevaz veriyor!
Ne yani, küçük yaştaki çocukla “ evliyim, nikâhlıyım” diyerek tecavüzü meşrulaştıranlar bilim kurulundan mı müsaade alıyor!
Direkt dinden müsaade alıyorlar!
İslam dini demek “ Şeriat” demektir!
Şeriatı red etmek, dinden çıkmaktır!
Şimdi bana hikaye okumayın ve dürüst olun!
IŞİD işte bunun için geldi!
Sanat eserlerini yıkıp, parçalamak putlara savaştı!
Kelle kesmek, müşriklere ve kâfirlere karşı bir şeriat izniydi!
Hz. Ömer ve Hz. Ali de aynısını yapmıştı!
“ Yapmadılar” diyenler bana Ömer’le, Ali’nin kılıcını anlatsınlar!
Kılıçla yazı yazıldığını göstersinler!
Kısacası, İslamın özünü yaşayacaksan “ şeriata” evet, diyeceksin!
Demiyorsan Vallahi Müslüman değilsin ve külli kâfirsin!
Şeriat olmadan da Müslüman olunur, diyen bir din alimi varsa gelsin tartışalım!
Ama insan gibi!
Lafı geveleyerek değil!
*****************
İP KOPARSA
Ülkede artık kurumsal bir hiyerarşi yok!
Çünkü “ kurum” diye bir şey kalmadı!
Tek bir kişi var ve o ne derse öyledir, gerisi sadece görüntüdür!
Sırtını devlet gücüne dayayanlar, burada ki sınırsız güven ve hesap sorulmazlıkla önüne geleni tehdit edebiliyor ve bundan cesaret alanlar sokakta Milletvekili dövmek gibi bir fanteziye kalkışabiliyorlar!
İktidarın Vekili, bu ülkede Cumhurbaşkanı olmuş bir parti liderinin ailesine iğrenç bir söylemle dil uzatabiliyor!
Dahası, bitmeyen yargı kararları olmasına rağmen, sizi peşinen suçlu ilan edip, yargıya baskı yapan ve sizi toplumun önüne yem olarak atan bir anlayış var ki, bundan tehlikelisi yoktur!
Bu işin güvenlik boyutu!
Ya, tüm akli melekelerimizi koparıp atan anlayışa ne demeli?
Ülkede eğitim zaten yoktu!
Az buçuk yalpalayarak gittiğimiz bir yol vardı.
Ne kadar kafası çalışan akademisyen ve bilim adamı varsa ekmeğinden edip kovduk!
Yerine koyduklarımız var tabi ve onları dinlerken, neden o kadar okul okuyup işe yaramadığımı bir kez daha anlıyorum!
“ Deve sidiği şifadır” diyenini unutmuşken, karşımıza bir meteoroloji uzmanı çıktı ki sorma gitsin!
Daha dört mevsimi sayamadığından eminim!
Bu adam dünyanın hala öküzün boynuzları arasında dans ettiğini sanıyor olmalı ki artan sıcakların kalabalıklaşan şehirlerde ki insanların vücut ısısından kaynaklı olduğunu söylüyor!
Neyse ki “ ısınan havanın yükseldiğini” bir yerde duymuş olmalı ki söyledi de, içimiz rahat etti!
Eh, orman yangınları Allah’ın bir lütfüdür” diyeni de Allah’a havale etmekten başka çaremiz yok!
Çünkü adam haklı ve bunların bizi yönetmesi de bir Allah’ın lütfüdür!
Her kazıktan sonra “ yine de çok şükür” diyen bir toplumun başına bunlardan iyisi olmaz!
Zamanın birinde memleketteki tüm delileri toplamış bir adaya sürmüşler!
Onları ara sıra ziyaret eden doktorlar, her kafadan bir ses olunca “ böyle olmaz, aranızda bir yetkili seçin ki, bir daha ki sefere sorunlarınızı ondan dinleyelim” diyerek ayrılmışlar!
Bir gün tekrardan gittiklerinde bakmışlar herkes susmuş ve seçtikleri, etlerini ısırarak yerde debeleniyor!
Hayretle!
-Bu ne?
Toplu yanıt:
-İçimizde en delimiz buydu ve onu da Başkan seçtik!
Sanırım Churcilin sözüdür;
“ Her toplum layık oldukları ile yönetilir” diye!