On iki Eylül Askeri darbesi olduğunda henüz yirmili yaşlarda genç bir öğretmendim!.
O dönemin haksızlık, hukuksuzluk ve işkencelerine dair onlarca kitap ve binlerce makale yazıldı!.Dolayısıyla hepimiz, hepiniz o dönemin ne menem bir karanlık olduğunu çok iyi biliriz!.
Tekrarına girip yazıyı uzatmak niyetinde değilim, çünkü uzun yazılardan öcü görmüş gibi kaçıyoruz, zaten “ leb” demeden leblebiyi anladığımız İçin bir satırda bir roman okumuş gibi fikir yürütmek gibi de bir maharetimiz var!.
Konumuz “İşkence” başlıklıydı!.
İşte o on iki Eylül’le beraber her yüz metrede kimlik sorguları başladı ki, artık insanlar sırf bundan dolayı seyahat etmeyi bile bir tarafa bırakmış, evinde çıkmaz olmuştu!.Üstelik sadece seyahatle değil, yolda yürürken de öyleydi!.
Hele üç kişi olup yürüyorsanız, Allah korusun bir örgüt toplantısı gibi algılanır ve birden etrafınız çevrilir, daire içine alınır, elleriniz başınızda varsa bir duvar, yüzünüz çevrilir ve kıçınıza kadar bir güzel aranırdınız, sonra da kimliğinize bakılırdı!.Bir şey çıkmazsa bile “ Hadi, toplu gezmeyin ve defolun” denir, ilk adımda arkadaşlar ayrı yönlere ayrılarak biri birinden parçalanırdı!.
O zaman şimdiki gibi teknoloji de yoktu!.Otobüste yolcuysanız durdurulduğunuz her yüz metrede içeriye ön ve arka kapıdan iki görevli Asker dalar kimliklerinizi toplardı!.Sonra ellerindeki kağıt listeden aranıp, aranmadığınıza bakılırdı ve bu kimi zaman saat zaman alırdı!.
Sonra güya demokrasiye geçip ve Özalı da Başbakan yapınca, bu iş tamamdır diyerek rahatladığımızı sandık!.
Sonra gelen “Olağan üstü” haller falan derken hiç bir zaman kimlik sorgusundan kurtulamadık!.
Şimdilerde bir kez daha “Olağan üstü Hal” güya kaldırıldı!.Oysa uygulama aynen ve kesintisiz devam ediyor!.Örneğin Malatya’dan Van’a kadar bir otobüs yolculuğuna çıkın ve sayın bakalım kaç noktada durdurulup. kimlik sorgusuna tabi tutulduğunuzu?.
Gecenin bir yarısı koltukta derin uykudasınız, birileri omzunuzdan dürtüyor “ Kimliiikk!”
İlginçtir kırk yıldır hiç bir yolculukta aranan birinin yakalanıp alındığını görmedim!.Sadece bir iki kez yoklama kaçağı gençlerden başka!.
Geçen hafta böyle bir yolculukta adım başı bu kimlik sorgusu artık gına getirdi ve ön koltukta oturan yaşlı bir adam “ Babam yeter, hangi terörist eşeklik yapıp, otobüse binecek” diye!.
Bana gelince!..İçimde uktedir!.Atlayıp arabaya memleketi boydan boya gezmek ve hiç bir kimlik sorgusuna takılmamak!.
Bu işkenceden hiç bir zaman kurtulacağımı sanmıyorum!.
Çünkü birileri bu ülke vatandaşına işkenceyi bir Tanrı buyruğu gibi algılamış ve kesintisiz devam ediyor!.
E, söz konusu Tanrı buyruğu ise, uygulamaktan başka çare yoktur!.
*****************
DİNLEYİN
Bir yozlaşmanın temel unsurları varsa, bir yozlaşmadan uzak durmanın da temel unsurları vardır!.
Burada değinmek istediğim konu “Alevilik!.”
Özellikle Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte kapatılan “Tekke ve Zaviyeler Kanunu” ile içinin boşaltılması süreci başlatılmış oldu!.
Sünni inanç bundan etkilenmedi ve faaliyetlerini Cami cemaatleri üzerinden ve hiç kimsenin dokunmaya cesaret edemediği tarikat ve benzeri yapılanmalarla rahatlıkla sürdürdü!.
Aleviler ise tamamen kenara çekildi ve kendisine ait olanı unutmakla kalmadı, kendisini Alevi temsilcisi, ya da dedesi olarak tanıtıp öne çıkanların mevcut sistemle ilişkilenmesi Aleviliğin içini iyice boşalttı ve şu anki Alevilik artık bir kavramdan öteye hiç bir şey ifade etmiyor!.
Özellikle son iki yıldır Alevilik adına bir sürü türedi dernek ortaya çıktı!.
Bu dernekleri kuranların tek gayesi, kendilerini mevcut iktidar baskısından gizlemekten öteye bir amaç taşımamaktadır!. Hani işte bakın “Suya, sabuna dokunmuyorum” gibi bir şey!.
Bakıyorum her gün “Lokma” törenleri!.Et, bulgur dağıtmaktan başka faaliyetlerini gören varsa söylesin!.
Oysa bu derneklerde kültürel faaliyetlerin olması gerekmez mi?
Hayır!.
Varsa yoksa lokma ve sistem ağzına bürünmüş üç beş lafazan!.
Tüm bunlar Aleviliğin kalan son izlerine de rahmet okumaktan öteye bir anlam taşımamaktadır!.
Özellikle 12 Eylül cuntasından sonra Alevilik batakhane kültürüne peşkeş çekildi ve bu gün Türkü bar” adı altında işletilen içkili mekanlarda çalışanların tamamına yakını Alevilerdir!.
Son yıllarda en çok boşanma Aleviler arasında yaşanmaktadır!.Ki, bariz bir hata olmadığı sürece Alevilikte kadın kutsaldır ve boşamanın karşılığı düşkünlüktür!..
Son yıllarda Alevilik adına çıkan türedilerin ortalıkta boy göstermesi hayır a alamet değildir!.
Hala Cem evlerine statü vermeyen devlet anlayışı ile bu türedilerin anlayışı aynıdır ve bunu böyle bilin!.
Ötesi, berisi yoktur!.
*****************
CHP’ DE KİMLER VAR KİMLER YOK..!!!!
Bir parti düşünün ve partinin kendisine ait ideolojisine bakın!.Sonra dönüp bir fikir muhasebesi yapın ve bu muhasebenin sonuçlarına odaklanın!.
Gördüğünüz manzara elde sıfırdır!.İşte bu sıfır manzarayla ülkede iktidar olmak gibi yalancı bir role soyunursunuz!.Zaten hiç bir zaman olmadınız, olamazsınız da!.
Korka, korka karanlıkta ıslık çalmaktan başka bir fikir üretemeyen bir partinin son ürünü Öztürk Yılmazdır!.Islıktan başka söyleyeceği olmayan bir zihniyete bir ıslıkta Öztürk Beyden gelmiştir!.Hem de ne ıslık? Çaldığında sürüyü ürkütecek cinsten!.
Dedik ya, CHP’nin bir ideolojisi yok diye!.Çünkü farklı sesler adına ne derseniz var!.Diyeceksiniz ki, farklı sesler demokrasinin gereğidir” diye!.Evet öyledir ana, bunlarınkinin ses olduğunu kim söyleyebilir ki?
Muharrem İnceden tutun, Gürsel Erol’a kadar daha sayacağımız niceleri var!.En son seste Öztürk efendiden gelince işin rengi iyice netleşti!.
Üstelik bu beyefendilerin derdi varsa yoksa Genel Başkanları Kılıçdaroğlu!.Kongre ile düşüremiyorlar ve geriye ne kalıyor?
Çete mantığı!.
Bu mantık CHP’nin içinde habis ura dönmüş durumda!.
Bunlar Aleviciler, Ulusalcılar, Türkçüler,Kemalistler,bir de tuzu kurucu sahil tatilcileridir!.
Hal böyle olunca buradan partiye ait bir ideoloji çıkaramazsınız ve ancak her seçim dönemi bir Ekmelettin ve Mansur Yavaş çıkarırsınız!.
Çünkü kendinize ait bir şeyiniz yoksa komşuya gidersiniz!.
Hal, komşunun insafına kalınca da sana vereceği malzemenin sağlam olmasını bekleme!.
Kısacası CHP’de herkes, her şey var ama, bir tek Kemal Kılıçdaroğlu yok!..
*****************
HAL BÖYLEYKEN
Refah seviyemiz yükselince, tarlanın uğradığı çekirge talanı gibi, kasap dükkanlarına saldırdık ve ülkede et namına bir şey kalmayınca dışarıdan ithal etmeye başladık; başladıkta, gelen etlerde şarbon olduğu yaygarası kopunca midesi ete alışan vatandaş birden rotayı beyaz ete çevirdi!.Tavuk ve kanatlı cinsleri bu ani saldırı karşısında " Yahu ölmeye öleceğiz, bari ucuza gitmeyelim" diye birden fiyatlarını ikiye katladılar!.
Balıklar da öyle yaptı, geçen sene beş liraya yediğimiz hamsi boynuna on beş lira etiket takarak hava atmaya başladı!.Hele palamut?.Geçen sene hiç yoktu, yine de tane fiyatı beş liraydı!.Bu sene o kadar bol olmasına rağmen kendini yirmi liradan pazarlıyor!.O da biliyor refah seviyemizin yükseldiğini!.Durup, dururken kendini niye ucuza satsın ki?.En azından kendini çok ucuza satan kimi kalemlerle farkı olmalı ve ne yalan söyleyeyim ben bu konuda palamuttan yanayım!.Hata biraz daha fiyat artırsa bile gönül koymam ve yerim ben onu!.
Hazine Bakanı niye bu kadar hızlı büyüdüğümüzü açıkladı zaten!.Şahsen bu mucizeyi bilmiyordum!.Meğer etrafımızda ne kadar cin, şeytan varsa hepsini püskürtmüş!.
Kendimizi hangi derin hocaya okutsak, bu kadar etkili olmazdı!.
Etrafımızda şer ve bela püskürtülüp, def olunca biz de artık yükselen refahımızın verdiği hazla günlük mangal partilerine odaklandık!.
Her şey yolunda ve semiriyoruz!.Tek olumsuzluk üzerimize sinen şu et kokuları!.
Ona da bir önerim olacak, rüzgara ters durduğunuz da koku sinmez!.
Hepinize bol etli günler!.