Bu yaşıma hep yeni bir yılın daha güzel şeyler getireceği umuduyla geldim!.
Biz, siz, onlar hep öyleydik!.Oysa hiç bir gelen yıl, gidenden iyi olmadı!.
Ülkemiz adına konuşursak bunu daha net söyleyebiliriz!.
Yıllık bütçe yapılırken, adım atacağımız yeni yıl, her zaman olduğu gibi daha çok zam ve daha çok vergiyle beraber bir de artırılan cezalar!.
İlginçtir tüm bunları karşılamak için sevinç ve heyecanla yılbaşı gecesini bekliyoruz!.
Adeta celladını bekleyen idam mahkumu gibi, ip boynuna geçmeyene kadar bir şeyin farkında olmamak gibi!.
Vahşi kapitalizm böyle bir şeydir!.Sömürürken sana şans getireceğine de inandırır!.Yoksa kırmızı bezi nasıl satacak?.
Dün İstiklal caddesinde gezerken baktım bir giyim mağazasın da adım atacak yet yok ve mağazanın vitrini çeşit desenli kırmızı donlarla
süslenmiş!.
İnsanlar adeta yağmaladı bu donları!.
İlginçtir!..
Aklımıza düşmeyen şans ..tümümüze düşecek diye inandırılmışız işte!.
Sonra zavallı hindiler!.
Kesilip yenecekmiş!.Yılbaşlarının olmazsa olmazı!.
Sahi, Kurban Bayramında dana, koyun için ortalığı velveleye verenler, hindi için nerdesiniz?!
Yoksa onların boyu küçük olduğu için mi kesilmeliler?.
Boyu küçükse acı duymaz mı?.
Neyse böyle bir Tanrı buyruğu yaratmışız; Koyun kesmek sevap, hindi kesmek günah!.
Bu da başka bir çelişki!.
Önümüzde yeni bir yıl var!.
Daha ağır bir çıkmaza sürükleneceğimizin tüm verileri ortadayken, böyle bir yılı niye, niçin kutlayayım anlamıyorum!.
Geçen sene de aynı umutla bir yıla girmiştim!.
Yirmi birinci yüzyılın ülkemdeki adalet anlayışı benden beş ayımı çalıp zindana attı ve geri kalan aylarda oradan vücuduma sirayet eden rahatsızlıklarla uğraşmakla geçti ve ben atmışına merdiven dayayan bir insan olarak şimdi neyin yeni yılını kutlayayım?!
En iyisi 01.01..Doğumlu ve en büyük oranını da Kürt’lerin temsil ettiği bu günü kutlayayım!.Sadece iyi bir yaşam görecekleri için değil, dünyaya gözlerini açıp, nefes aldıkları için diyorum ki, İyi ki doğmuşsunuz!.
Umarım bundan sonra kazasız, belasız yıllara denk gelirsiniz!.
.....
Sevgili hindiler, size söyleyecek hiç bir şeyim yok!.
Sizi seviyorum!.
Glu..Glu!..
*********************
GİRMİŞ
Evet!.
Yeni bir yıla girdik!.
Ama ne giriş?.
Yılbaşı gecesi yedik, içtik, oynadık ve sabahı sarhoş gözlerle dar edip, uyandığımızda ilk işimiz piyango biletleri oldu ve listelere takılıp kaldık ama, sonuç hüsrandı!.En büyük ikramiye birilerine uçup gitmişti!.Kimileri amorti ile avunurken, benim gibi bir tomar biletle ıskalayanlar büyük bardakla su içip, ancak içlerini soğuttular!.
Sonra kanepeye uzanıp şöyle bir yeni yıl güzellikleri dinlemek için televizyonun kumandasına uzandılar!.
Baktılar ki, bir yıldır kesintisiz izledikleri aynı yüzle karşı karşıyalar!.
Gezdiler cümle kanalları..Hepsi fotokopi makinesi gibiydi ve bir ara fırsat bu diyerek, sunucu bir boşlu bulup “İngiltere den atık poşet ithal ettiğimizi” söyledi!.
Ev ahalisi şaşkındı!.
En çokta hanımlar!.Sanki marketlerde poşetler parayla satılsın diye eşleri bu yasayı getirmiş gibi başladılar söylenmeye!.
Poşetten çöp yığınları olmasın diye böyle bir uygulama getir, sonra git İngiltere’den tonlarca naylon çöpü getir ve onlara para öde!.
Kimileri benim gibi tartışmaya girmedi ve kısa yol çareyi evi terk etmekte buldu!.İçkiyi çok kaçırıp işin farkında olmayıp tartışmayı uzatanlar, hem kahvaltıdan, hem de öğlen yemeğinden oldular!.
Ayıldıklarında her şeyi anlamışlardı ama, iş işten geçmişti!.
Bir kere girmiştik yeni bir yıla!.
Adeta karanlık bir tünel gibi!.Şu an görünen bir ışık yok!.Umarım bu tünel ayı deliği değildir!.Oradan çıkmak nasıl olur, siz tahmin edin!.
Çatakta görev yaptığım köye üç beş kişi yanlarında küçücük boyda simsiyah bir köpekle geldiler!.
Meraklandım sordum “ Bu köpeğin adı ne?” diye!.
Ön dişi altından olan bunun adı “Girmiş” dedi!.
Benimle dalga geçtiğini sandım ve yüzüne sert bir bakış atınca “ Bunun adı Girmiş, biz bunu deliklere salıp oradan tilki çıkarıp yakalıyoruz” diyerek izah etme gereği duydu!.
Kenarda bizi can kulağı ile dinleyen köyün muziplerinden biri hemen atılıp “ Gelin ben bir tilki deliği biliyorum” diye!.
Adamlar hemen ona dönüp, heyecanla “ Nerede” demeye kalmadan “ Beni takip edin” diyerek o önde biz arkada köyün dışına yöneldik!.Epey gittikten sonra bir çalılığın dibinde ağzı daracık ve yerin dibine doğru giden bir deliğin başında durduk!.
Adam köpeğe “Haydi Girmiş” demeye kalmadan o küçücük köpek deliği girip kayboldu!.Az sonra içeride bir hırıltı ve delikten dışarıya bir toz bulutu!.
Biz tilki beklerken delikten koca bir Porsuk hızla çıkıp yamaca doğru kaçtı!.
Derken ardında “Girmiş” çıktı!.
Çıktı ama sanki jiletle doğranmıştı!.Hayvancağızın yüzü paramparçaydı!.Yürüyecek hali yoktu!.
Adam bir köpeğe, bir de bizi o deliğin başına getirene baktı!.
“Ulan sen bizi ayı deliğine getirmişsin, yoksa bilerek mi yaptın?”
...
Evet, bilerek yapmıştı!.
Bu olay kısa sürede tüm çevreye yayıldı!.Sonradan duyduk ki, Girmiş aldığı yaralardan ölmüş!.
Eh işte!.
Bilmediğimiz bir deliğe girdik!.Artık yaralanmak, kanamak alışık olduğumuz bir durum!.
Umarım ölmeyiz!.
***************
MESELA
Siyaset sözcüğü Arapçadan, “ Seyis” ten türetilmiştir!.At binicisi olarak bildiğimiz bu kavram, Antik Yunan döneminde devlet düzenlemesi diye karşımıza çıkar!.
Ama biz “Seyis” ten hareketle meseleye bakarsak günümüz siyasetinin tam da at biniciliği ile örtüştüğünü daha net görürüz ve bunun türetildiği sözcüğe tam da hakkını vererek uyduğunu söyleyebiliriz!.
Atın yol alması için koşması lazım, koşması için de kamçılanması lazım!.
Bunu siyaset anlayışı üzerinde karşılaştırdığımızda, at halktır ve Seyisin denetimindedir!.Seyisin elindeki kırbaç güçtür!.Her an atın sırtında şaklayarak ona yola devam etmesini ve giderek hızlanmasını anımsatan şartlı bir öğretilmişliktir!.
Görevi yük ve koşmak olan atın, bu edilgen hali kaderini de çizer!.
Seyisin vereceği yeme bağlıdır ve yedikçe taşıyacak ve koşacaktır!.
Tabi tüm atlar böyle değildir!.
Yılkı atlar vardır!.
İşi bitince sahipleri tarafından doğaya salınan ve adeta “ Ne halin varsa git gör” diye kaderine bırakılan bir vefasızlık!.
Bunlar bir araya gelir ve dağa taşa yayılırlar!.
Bir arada güç oluştururlar!.Kurt ve yırtıcılara karşı canlarını ancak böyle kurtarırlar!.
Minnetsiz bir yaşam ve özgür bir ruhla aslına dönerler!.Buna vahşilik deriz ama, gerçek o değildir!.Bu öze dönüştür ve asi ruhları benliğini bulmuş, kendi gerçeği ile yüzleşmiştir!.
Kırbaç yemeden koşmak başka bir zevktir onlar için!.Bir torbaya kıstırılan başlarını doğanın sonsuzluğuna uzatarak beslenmeleri istedikleri anda gerçekleşen bir durumdur!.
...
Koca yığınlar, bir üst akıl tarafından istenilen şekilde sağa sola savruluyor!.
Bir dakika önce söylenenle, bir dakika sonra söylenen arasındaki uçurumu alkışlamak gibi bir algı yitikliği almış başını gidiyor!.
Tamamı aynı yolla ana rahmine düşüp, aynı süreçle yer yüzüne doğarak gelen “ insan” denilen bilinmez tüm diğer canlılardan zeki olmasına rağmen, onları da, kendisini de yok etmek için türlü kılıklara girmekten geri adım atmıyor!.
Yakıyor, yıkıyor, kesiyor, öldürüyor!.
“Sapiens” denilen canavar hızla sonunu hazırlıyor!.
Bunun gerçekleşmesi için sadece ölümün tuşuna bir parmak basmak yetiyor ve o parmağı basacak yeterince deliye sahibiz artık!.
Dünyayı yok edecek bu delilerin dansı ile karşı karşıyayız!.
Tek temennim böyle bir çılgınlıkta hayvanların zarar görmemsi!.
Onların bizsiz daha iyi yaşayacaklarından eminim!.