Son günlerin en büyük tartışma konusudur “ okullar açılsın mı, açılmasın mı?”
Affınıza sığınarak önce okulla eğitimin ne demek olduğunu bir kez daha anımsatarak devam edeyim!
“Okul” kısacası eğitim ve öğretimin yapıldığı yerdir, yani binadır!
Eskiden bu binalar çeşitli adlandırmalarla bilinirdi ve onları seçmek bayağı zahmetli işti!
Sağ olsun hükümetimiz bu soruna da el attı ve hepsine toptan “ imam-hatip” dedi de rahat bir nefes aldık!
Şu an bu işin semeresi memleketin kalkınmasına yansıdı bile!
Çünkü eğitimin birinci amacı kalkınmadır!
Sonrası da istendik davranışları vermek ve düzgün vatandaşlar yetiştirmektir!
“ Düzgün vatandaş” konusuna hiç girmeyeceğim!
Merak edenler vatandaşımızın bu konudaki yıllık hasadına bakabilir ve taciz, tecavüz gibi bizde olmayanları bir tarafa bırakıp sadece kadın cinayetlerine bakarlarsa ne kadar şaşmayan bir cetvel olduğumuzu görürler!
Dedim ya “ semeresini vermeye başladı” diye!
Malatya tıp merkezindeki “ karaciğer nakil bölümüne” imam hatip mezunu şartı getirilmiş!!
Evet!
Aynen böyle!
Bana göre müthiş bir fikir!
Dünya malı ne ki?
Bir dua cennete ilk adımdır! Hastanın karaciğerini nakil ettin, baktın tutmadı, ne yapacaksın?
Hemen o ciğerin yerine bir dua koy ve öte tarafa yolla!
Bir de şu kafama takıldı!
Mesela bu ülkede Az da olsa gayri Müslim vatandaşlar yaşar ve bir de hatırı sayılır çoğunlukta Aleviler!
Bunların pek imam hatiple falan araları yoktur!
Demek ki bunlar ağzı ile kuş tutup, bu konunun dahisi olsalar bile, buraya alınma şansları yoktur!
Neyse konu dağıldı!
Okulları açsanız ne olur, açmasanız ne olur?
Matematikte ve dolayısıyla bilimde çakmışsın!
Artık iki kere iki için okula hiç gerek yok!
Köylü emi dört işlemi cep telefonunun hesap makinesinden takır takır yapıp önünüze koymakla kalmıyor, bir de soruyor “ sen ne mezunuydun?”diye!
Komşumuz oğlunu özel okul, bilmem ne kadar özel ders diyerek hepsini aldırıp, bir de kırk bin lira para ödedi!
Anne, baba tıp beklerken, çocuk matematikte sıfır çekti!
Sorduk “ oğlum bu ne hal?” diye!
-Vala, Hasan amca ben ömrümde böyle kazık matematik sorusu görmedim, dedi!
Anne, baba öfkeden soludu ama, ben devreye girip çocuğa hak verdim!
Ha, az kalsın unutuyordum!
Okulları boş verin, bize lazım değil!
Hani yapmışken hastanelerin Başhekimlik müracaatlarına da imam-hatip şartı getirin ve sonrası kolay!
En azında orada ölünce ilk sala hastane anfisinden verilir ve rahmetlinin öteye gidişine bir nebze katkı olur!
***************
İŞİNİZE GELİRSE
Yahu şu solcuları anlamak mümkün değil!
“ Kadın haklarını” savunmakta mangalda kül bırakmazlar, sonra döner bir rektör eşini üniversiteye aldı diye kıyameti koparırlar!
Yenge hanım söz konusu özel kadroyu fazlasıyla hak etmiştir! Bundan eminim! Hata niye bu güne kadar niye bekletildi, onu anlamıyorum!
Şimdi bununla uğraşırken ikinci haber geldi!
Trabzon da benzer bir kadro açılıyor ve herkes başvuruda serbest ama arada bir ek şart var!
Nedir o şart?
Bu kadroya alınacak kişi insansız hava aracı uçurmuş olacak!
İşte bu!
Vasıf arıyorsan böyle olacak!
Kadro şartına “ uçurtma uçurmuş olacak” dense oraya tüm memleket akacak!
Siz dua edin “ uzaya füze atma” şartı getirmediler!
O zaman biz hariç her devletten yığınla insan gelirdi!
Şimdi anladım ki biz de insansız hava uçuran bir kişi var ve o kişi de bu kadroyu hak ediyor!
Öyle konuşacağınıza siz de uçurun!
Yani ömrünüzde görmediğiniz şeyleri isterseniz Vallahi başınıza istenmedik şeyler gelir!
En iyisi talepte de bulunmayın! Yoksa bundan sonra Himalaya dağlarının zirvesinde karpuz yetiştirme şartı getirirlerse, siz elinizdeki hıyarla hiç bir yere giremezsiniz!
...
Temel, yaş kemale erince hiç bir kadınla olamamanın üzüntüsünü yakın arkadaşına anlatmış!
Arkadaşı “ taktığın şeye bak, bu bollukta lafı mı olur” diyerek elinden tutup bir gece kulübüne götürmüş!
Ona kaş göz eden bir kadına kapılıp karanlık bir hamam odasına dalmış!
Zifiri karanlıkta birden acayip seslerle ne olduğunu anlayınca “ Ulan size diyirim, çabuk beni buradan çıkarın, tuttuğum iki meme, yediğim .... Hadi hesabı yok!”
Hele bi durun!
Zamlar gelecek, vergiler gelecek, akıl almaz cezalar gelecek daha neler, neler gelecek!
Sonra çıkıp “ verdiğimiz bir oy, yediğimiz kazığın hadi hesabı yok!” demeyin!
Demeyin!
Çünkü sosyolojik bir tespittir “ nasıl hak ederseniz öyle yönetilirsiniz”
Yine de “ solmasın sol memenin altındaki cevahir!”
Güzel günler göreceğiz” demişti şair!
Bunu çocukken söylemişlerdi ve o çocuk şimdi saçları ağarttı! Hala gördüğü bir şey yok!
Çünkü doğduğu coğrafya güzellik görmeye müsait değil!
İçine düştüğümüz bir cehennemde yanıp duruyoruz!
Cennet mi?
Uzak bir ihtimalden çok, uzun bir hikâye!
********************
GEL BURAYA MUHARREM!
Okul yıllarında yaşamın doğruları ile örtüşmeyen yığınla yalan bilinçaltımıza enjekte edilmişti!
Annem bir tek kelime Türkçe bilmezdi ve babam çok okumasına rağmen bir türlü Türkçesini düzeltememişti! Beni beş yaşımda okula gönderdiğinde bende bir tek kelime Türkçe bilmiyordum ve Türkçeyi öğrenmek bana öğretmen dayağı ile nasip olmuştu!
Kısa sürede öğrendim ve üstüne birde kitap okuma merakı başladı! Birçok arkadaşım hatırlar, on iki yaşıma geldiğimde seminer verecek derecede kitap okumuştum!
Sonra beynimde sorgular başladı ve ilk sorgu bu ülkenin tarihiydi! Baktım ki biz nere, bize anlatılan nere?
Babam koyu bir CHP liydi! Öyle ki hayranlığından dolayı ona “ Ecevit” derlerdi!
Babamın bu hayranlığından dolayı CHP yi mercek altına aldım! Hangi sayfayı karıştırsam karşıma parti çıkmıyordu!
Karşıma direkt devlet çıkıyordu ve baktım ki diğerleri parti, CHP devlettir!
Benim bu fikrimi bugün Muharrem ince teyit etti!
Dedi ki “ CHP dilekçe ile kurulmadı!”
Evet, aynen öyle!
CHP talimatla, Mustafa Kemal tarafından kuruldu ve bu anlayış böyle sürüp gider!
Deniz gezmişlerin asılmasından tutun, şu gün kaldırılan dokunulmazlıklara kadar karşınıza hep CHP, yani devlet çıkar!
Şimdi “ gel buraya bakim Muharrem!”
Dünya âlem bilir ki siyasette senin şu anda yaptığın çıkışın bir karşılığı yoktur!
Bu tam bir acemi işi değilse, bir yerlerden ödünç alınan rüzgârın şişirdiği filikadır ki ilk adımda söner ve açık denizde nereye sürükleneceğin Allah’a kalmış!
Baksana ilk günde Bahçeli dahi sana destek verdi! Bunu nasıl okursun bilmem ama okuyanlar günü geldiğinde sana yüksek sesle okurlar da sen anlar mısın bilmem?
Diğer siyaset kaçakları gibi ilk işin Kürt’lere selam göndermek oldu!
Kürt’lerin vekilleri derdest edilip hapse atılırken neredeydin?
Dahası seçilmiş Eş belediye başkanları görevlerinden alınırken hangi tepkiyi gösterdin?
Beş yüze yakın HDP binası yakılıp yıkılırken, hangi demokrasi ile kadeh tokuşturuyordun?
Şimdi çıkmış “ Kürt kardeşlerim!” diyorsun!
Bak, sen ve diğerleri artık oraya bir kırmızıçizgi çekin!
Kimse artık Kürt’leri sırtından iteleyip istediği yere yuvarlayamaz!
Hele inatları tutarsa asla!
Yani Muharrem!
Partinden ayrılsan da, ayrılmasan da bence bittin!
Ha partin biter mi?
Yok canım, asla!
Devlet hiç bir zaman bitmez!